ME
NU

OMELIE / Omelie TR

23 apr 2017
23/04/2017 – PASKALYA DEVRESİ - 2. Pazar Günü

23/04/2017 – PASKALYA DEVRESİ - 2. Pazar Günü

Merhamet Pazarı

1.Okuma Hav. Işl. 2,42-47 * Mezmur 117 * 2.Okuma 1Petrus 1,3-9 * İncil Yh 20,19-31


Aziz Petrus, Hıristiyanlar’a hitap edilen mektubuna başladığında, yeni hayatın, imanımızdan kaynaklanan o hayatın, Baba’nın “büyük merhameti” sayesinde sağlandığını bize fark ettirmektedir. Gerçekten Allah’ın her müdahale etmesi, O’nun merhametinin bir göstergesidir. Allah, günah yüzünden, yaşadıkları havayı zehirlediği o günah yüzünden acı çeken insanlara bakmaktadır. Günah; sadece Baba’ya karşı itaatsız davranmamız değil, sadece benim ve senin kendimizi suçlu hissettiğimiz bir eylem de değil: Nitekim günah, özellikle her yerde ortaya çıkan o gurur, kibir, iffetsizlik, kendini beğenmişlik ve bağımsızlık havasıdır. Öyle bir hava ki, neredeyse üzerimize örtülmüş bir örtü gibi, bizleri nefes almaktan aciz kılmakta ve bakışımızı karartmaktadır. Baba’nın merhameti, bizleri “diriltmek” için, yaşanabilen bir hayatı yaşayabilmemiz için, tam da bulunduğumuz bu durumda bize ulaşmayı istemiştir. Bunun için Baba, İsa’yı gönderdi: O’nu, O’nun bu “günah” yüzünden ölüm çekmesi için gönderdi, öyle ki bizler bu günahın etkisinden ve onun kocaman gücünden kurtulmuş olabilelim. Hakikaten, İsa’yı sevmeye başlayan kişi; o davranışlardan kurtulmaya, etrafındaki düşünme şeklinin köleliğinden kendini özgür hissetmeye, yaşamaya, nefes almaya başlamaktadır! İsa’yı seven kişi, O’nun “dirilişi”ni, yani O’nun ölümün ve ölümden gelen korkunun artık egemen olmadığı yeni hayatını tecrübe etmektedir. Bunun için Petrus Hıristiyanlara şöyle diyebilmektedir: “Şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu elem çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız”. “Sevinçle coşmaktasınız”: Yani, inanılmaz bir sevinci yaşamaktadırlar. Bu sevinç, imanın meyvesi ve İsa’ya olan imanın gerçek olduğunun işaretidir. Tomas da dahil olmak üzere bütün Havariler, bu tecrübeyi yaşadılar. Kimi önce kimi sonra olursa olsun, onların hepsi kendilerini, İsa’nın Rab ve Allah’ın Oğlu olduğuna, O’nun yaşayan ve hazır bulunan olduğuna iman etti ve O’na kendilerini teslim ettiler. O andan itibaren onlar; yeni bir dünyada doğmuş gibi, yeni bir hayattan beslenmiş ve desteklenmiş gibi, kendilerine düşman olan o ortamdan çıkmışlarmış gibi hissetmekteydiler. Rabb’leri dirilmiştir, onlar da, O’nun Bedeninin üyeleri olarak, bunu tecrübe etmekteydiler. Önceden daima yaşadıkları ve katıldıkları, içinde düşünmeyi ve akıl yürütmeyi öğrendikleri, içinde memnunlukları ve kaygıları buldukları o dünya, artık yaşamalarına destek olmamaktadır. Dirilmiş İsa ile yaşamaya başlayınca onlar kendilerini başka bir dünyadaymış gibi hissettiler. Bunu havariler hakkında söylüyorum, çünkü bu tecrübesinin aynısını, şimdi de İsa’ya ait olmaya başlayan kişiler de yaşamaktadırlar. Ve de bu, senin tecrüben, senin sevincin ve senin gücün, çabandır. Tomas’a, büyük bir sevinçle “Biz Rab’bi gördük” diyen öğrenciler, kendilerini reddeden ve kendilerinden nefret eden o dünyada halen bulunmalarına rağmen, çok farklı bir halde bulunmaktadırlar. Onlar, İsa’yı görüp dinleyince, artık onları reddeden o dünyadan özgür, bu dünyanın düşmanlığına ve yalanlarına karşı gelmeyi bilmektedirler. Dirilmiş İsa’nın esintisi aracılığıyla, Kutsal Ruh’un onlara verildiğinden ve İsa’nın onlara “Üzerinize esenlik olsun” diye ilan ettiği andan itibaren, öğrenciler artık ne kendi günahlarının, ne de bütün dünyanın günahının etkisi altında bulunmamaktadırlar: Onlar nihayet özgürdürler, ve de bu özgürlüğü kullanıp onu tatmaya alışmaktadırlar. Allah’ın merhameti, gerçekten büyük bir merhamettir. Bu merhametten üzerlerine düşen payı alan öğrenciler, İsa’nın Kendisinin çağırdığı “Göklerin hükümdarlığı”nı yaşamaya başlamaktadırlar. Bu hükümdarlık, artık egoizmin kral olduğu kurtların hükümdarlığı değildir, aksine kuzuların bir hükümdarlığıdır. Nitekim bu hükümranlığın kralı, boğazlanmış Kuzu’dur. İşte, bu durumu şöyle gözlemleyebiliriz: Onların hepsi bir araya toplanmış halde, Havarilerin öğretisine bağlı kalıp ekmek bölmeye ve dua etmeye devamlı olarak katılıyorlardı”. Yani, öğrencilerin ilgileri değişmiştir: Bu ilgiler artık dünyanın kabul etmeye zorladığı ilgiler - hırs, kibir, kendini beğenmişlik, vb.– değil. Ayrıca öğrenciler alçakgönüllüler, nitekim öğrenmeye devam edip havarilerin öğretilerini kabul etmektedirler. Aynı zamanda, birbirlerini seven ve aralarında servetlerini paylaşan gerçek kardeşler gibi bir araya toplanmaktadırlar. Dua ederek imanlarını da paylaşmaktadırlar. Onlar için Efkaristiya Ayini anlamsız bir an değil de, yüreklerinde olanın ifadesidir ve sebatlarına destektir. Her geçen gün sayıca artmaktaydılar, çünkü onların bu yeni ve gerçek hayatları çok çekici idi: “Rab her gün yeni kurtulanları onların arasına katıyordu”. Bizler, bu sayfaları kutsal ve iyi niyetli bir kıskançlıkla okuyacağız. O zamanlardan çok farklı olarak şimdi cemaatlerin bölünmelerini seyretmekteyiz, ve de bundan acı duymaktayız. Peki bunun nedeni nedir? Havarilerin öğretilerini duymakta eksiğimiz mi var? Bizim bir araya toplanmamız, günlük hayatımıza dokunmamakta mıdır? Ya da bu toplanmalarımız nadiren mi ya da canlı bir istekle desteklenmemiş halde midir? Belki de bu toplanmamıza bizler önem vermiyor muyuz, yoksa bazen de bunlara katılmak için, zorla mı çalışmalarımızı bırakıyoruz? Dua etmemiz, acaba, cansız mıdır, sevinçsiz midir? Sanki dilsiz ve sağır bir Allah’a, bizi sevmeyen bir Allah’a mı konuşmuşuz gibi...? Efkaristiya Ayinimiz, arzu ile beklediğimiz bir an yerine korku veren bir an olarak mı yaşamaktayız? Mesih’in hayatına katılım olan bu yeni hayatı değerlendirmeye başlayalım! O zaman Kilise, yeni kurtulanları İsa’ya çekmek için, yeniden çekici bir araç olacaktır.