ME
NU

OMELIE / Omelie TR

12 feb 2017
12/02/2017 – OLAĞAN DEVRE 6. Pazar Günü – A

12/02/2017 – OLAĞAN  DEVRE 6. Pazar Günü – A

  1. Okuma Sirak 15,15-20 *Mez 118/119 *2. Okuma 1Kor 2,6-10 *İncil Mt 5,17-37

“İstediğin takirde, Rab'bin emirlerine uyarsın; ona sadık kalmak senin elindedir”. Emirler hakkında konuşmalar duyduğumuzda kolayca onların özgürlüğümüzün birer sınırı olduklarını düşünüp doğal olarak içimizde onları reddetme isteği hissederiz. Fakat Baba'mız olan Allah'ın bize kötülük eden emirler verdiğini – sanki O, hoşumuza gelen şeyleri yasaklaştırmayı istemiş gibi! - düşünemeyiz. Kesinlikle Allah, iyiliğimiz için olan hiçbir şeyi asla yasaklaştırmazdı! Atalarımız Adem ve Havva da aynı şekilde düşünmeye yöneltilmişlerdi: “Hayır! Allah sizi aldatır, kıskanır. İstediğinizi yapın, o zaman iyi hissedeceksiniz”. Sirak Kitabı; Allah'ın sözlerini, hayatımızın dışa vurumlarını ve davranışlarımızın sonuçlarını bilen bir Babanın sözleri olarak anlamamızda yardımcıdır. Allah'ın emirleri, bizim için değerlidir: İlk bakışta onlar, arzularımıza karşı giden yönlendirmeler gibi görünür. Fakat Allah, uzak bir gelecekte  de olsa kesinlikle bize gelebilecek acıları ve zararları önlemeyi ister. Allah, bizden daha uzağı görmekte ve bizi büyük sıkıntılardan korumak istemektedir. “Rab'bin bilgeliği derin ve yücedir. O kuvvetli ve kudretli: Her şeyi görür... Kimseye kötü olmayı emretmemiş, kimseye günah işleme izini vermemiştir”. Sık sık, “Allah'ın izin vermemesi gerekirdi...” diyorlar. Fakat gerçekten de Allah izin vermemektedir: Pek çok şey tam da birilerinin O'na itaat etmemesinden dolayı başlarına gelmektedir. İnsan, kibrinden dolayı, kendisini Allah'tan daha akıllı olarak düşünür. Bazen de kendisini, sevmekte, O'ndan daha da kabiliyetli sanır, bunun için de Allah'ın emirlerine uymamanın haklı olduğunu bile düşünebilmektedir. Bu şekilde, hemen ya da sonra, kendini belli bir bela içinde bulabilmektedir.

Havari de aynı düşünceleri bize sunmaktadır. O, insani bir bilgelik ve ilahi bir bilgelik hakkında konuşmaktadır. İnsani bilgelik, bilgelik gibi görünür, fakat sonra bu tür bilgeliğinden aldatıldığımızı farketmekteyiz. İnsani bilgelik, insanın mükemmel olduğunu sanısını göz önünde tutmaktadır. Bu yüzden insanlar, düşüncelerinde egemen olan pek çok egoizmlerin kendilerini aşağı çekmesine izin vermektedirler. İnsani bilgelik; insanların çoğunluğunun görüşünün, güçlü olanların ya da uluslararası kuruluşların görüşünün desteğinden faydalanmaktadır: Fakat bütün bunlar sınırlıdır. İlahi bilgelik, “gizli, saklı” kalmıştır. “Gizli, saklı” olanın içine girmezlerse, insanlar onu tanıyamazlar. “Gizli saklı” olan; Baba'nın yüreğidir, İsa'da insan olduğu o sevgisidir. “Gizli, saklı” olan; İsa'yı önce Ürdün Nehirde günahkarlar arasında kaybolmaya, sonra da Golgota'da günahkarlarla dayanışma içinde olmaya  götüren o sevgidir. Her kim kendi hayatından, ailesinin ve toplumunun hayatından da haçı çıkarmak isterse,  ilahi bilgeliğe uzaktan bile dokunamaz hale gelmektedir.

Bugün İsa birkaç örnekle bize şunu öğretmeyi istiyor: Emirler; ilahi bilgelikle, - o bilgelik ki ışığını haç gizeminden alır -, okunmalıdırlar. O ilk önce diyor ki, O'nun emirleri yeni okuma şekli, ne emirleri yok ediyor ne de onları görmezlikten geliyor. Emirler, Allah'ın Sözüdür, ve Allah'ın Sözü sevgi ile okunmalıdır, çünkü bu Sözler bize sevgi ile verilmiştir. Allah'ın Sözünü Ferisilerin onu okudukları gibi okumak, sadece yetersiz değil, aynı zamanda aldatıcıdır. Bunun için İsa, emirleri okuduğunda, egoizmin gelişmesine yardımcı olacak bir okuma şekli aramıyor. Yine insanların egoizmini besleyen, aynı zamanda da kendimizi iyi imanlılar olarak sanmamıza izin veren okuma şekillerini de aramıyor.

Emir, “öldürme” diyor. Eğer sen hayat veren Baba'nın sevgisi ile okursan, sadece senin elin hiçkimseyi öldürmediği için bu emire uymuş olduğunu söylemeye cesaret edemiyorsun. Öldürmek, hayatı yok etmek demektir. Eğer ben, eylemlerle ya da sözlerle, hayatı sınırlandırırsam, yani birini sevinçten ya da barıştan, sevgiden ya da güvenden yoksun kılarsam, Baba'nın sevgisinin eserini bozan işe başlamakta ve kardeşimin hayatına zarar vermekteyim. Bunun için eğer ben kardeşimin zayıflığına katlanırsam,  diğerlerini affedersem, kardeşi – bana aynı şekilde davranmayan o kardeşi de – seversem, işte o zaman bu emire uyulmaktadır. Aynı şekilde, “Zina etme” diyen altıncı emir, Baba'nın yüreğinde, başka bir kişi ile cinsel ilişki yaşamayı düşünmez bile. Zina etmek, bir insanın yüreğinde başlar, duyguya ve bakışa hakim olmamakla başlar. Baba, zina etmekle sona bulabilen o yürüyüşe başlamaman için seni önceden teşvik eder! Göze hakim ol: Oyunlardan, modern araçların o küçük oyunlarından da, kararlılıkla vazgeç! Eline de hakim ol: Bir insanı selamlama şekli bile tehlikeli olabilir; bir sempati doğmaya başlarsa, kahveyi içmek için kafeteryada durma bile...! El, iş alanı da ima edebilir: Senin içinde bir duyguyu başlatabilecek bir kişi yanında kalmanı gerektiren o işi bırak! İsa gözü çıkartmak ve eli kesmek hakkında konuşmaktadır: Çok çok kararlı olmalısın, yoksa uçuruma düşebilirsin! Acılar çok uzun ve çok ağır olacaktır, çünkü günahlar zararsız olmayacaklar, sonuçları da sınırlandırılamayacaktır.

Allah seni bunlardan korumak istiyor: O, emirleri, iyiliğimiz için, sadece iyiliğimiz için vermiştir. Bu yüzden O'na en güzel teşekkürü edeceğiz: Emirleri, sevgi ile, ciddiye alacağız!