ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15 dic 2013
15/12/2013 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ 3. Pazar Günü – A

15/12/2013 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ 3. Pazar Günü – A

1ª Okuma Yşa 35,1-6.8.10 * Mezmur 145 * 2ª Okuma Yakup 5,7-10 * İncil Mt 11,2-11

Havari aziz Yakup da, bize şunu ilan ediyor: “Rab’bin gelişi yakındır!”. Bunu bize cesaret vermek ve imanımızda sürekli olmamızı sağlamak için söylemektedir. İsa’ya iman etmekte ve O’nunla birlikte olmakta, bunun için de karşılıklı sevmekte, sürekli olmalıyız. Allah’a sadık olmamıza ve İsa’nın dostları olmamıza rağmen ve birbirimizi kardeş görmemize rağmen, devamlı olarak ilişkilerimizi bozacak küçük gözüken bir sürü denenmelerinin çıktığını biliyoruz. Küçücük bir söz, anlamsız bir eylem, aramızda anlayışsızlık, kıskançlık, rekabet çıkmasına sebep olabilir. Dış görünüşümüzü veya küçücük mülkümüzü kurtarmak için yaptığımız çabalar, İsa’nın haçta bizim için kazandığı, aramızdaki ahengi ve kardeşliği bozabilir: Küçük şeylerimiz, İsa’nın Istıraplarını bizim için yararsız kılabilirler. Böylece de Kilise’yi, Rab’bin oturduğu kutsal yer olacağına ve Baba’nın evlatlarını beslemek ve kutlamak için topladığı yer olarak gözükeceğine, birbirlerine düşman kardeşlerin toplandığı yer olarak gösteririz. Havariler ısrar ediyor: “Birbirinizden şikayet etmeyiniz”. Aziz Pavlus, İsa’nın bizi nasıl kabul ettiğini örnek almamızı söylüyor, aziz Yakup de şunu söylemekte: “Kardeşler, Rab’bin adıyla konuşmuş olan peygamberleri acı ve sabır konusunda kendinize örnek olarak alın”: Onlar, Allah’ın Sözünü iletmek için çok acı çektiler: Kötü muamele gördüler, hor görüldüler, iftiraya uğradılar. Aziz Yakup “Yargılanmamak istiyorsanız, birbirinizden şikâyetçi olmayınız” de diyor. Eğer İsa adına birbirimize sabredemiyorsak, O bize şöyle diyebilir: Nerden geliyorsunuz? Benim Ruh’umu almadınız mı? Sizin için çektiğim acıları görmediniz mi? Birbirinize sabretmek için gayret göstermiyorsunuz, bense her gün günahlarınıza sabrediyorum. Bu sebepten süreklilik, önemlidir, korunmalı ve yardım edilmelidir. Aziz Yakup, çiftçiyi örnek almamız gerektiğini de söylüyor; o, kışın geldiğini ve zamanın geçtiğini gördüğünde, cesaretini kaybetmiyor: Tohumları ektiğini biliyor, sabırla bekliyor. Bizler de Rab’bin gelişini bekleyelim: Geldiğinde O bizleri uyanık ve özellikle birbirimize olan sevgiyi yaşamakta bulabilsin!

Peygamber Yeşaya’nın sevinci, Allah’ın harika vaatlerine dikkatli olmamıza teşvik etmektedir. En çok acı çeken kişiler, en büyük sevinçleri tadacaklardır. Körler, topallar, sağırlar, acı çekenler, büyük sevinçler yaşayacaklardır. Allah onlarla karşılaşmaya gelmektedir, onlara ulaşmak için O’nun kendisi hareket etmektedir. Moralimiz nasıl düzelmesin? Kendi kendimize şunu soruyoruz: Bu sözler geçmiş zaman için mi? Artık Allah’ın sözlerine duygusuz mu kaldık? O halde tavsiyelerine de karşı çıkıyoruz! Eğer Allah’ın vaatleri bize sevinç vermiyorsa, bu kötüye işarettir: demek ki, artık bizim için Allah’ın önemi yok oldu, yüreğimizde başka putlar O’nun yerini almıştır.

Yahya hapisteydi, acı çekiyordu ve yaşamı için korkmak için sebebi vardı. Ancak yine de İsa ile sadakat ilişkisini muhafaza etmek istemektedir. Ona İsa’nın gelişi boşuna gibi gelebilirdi: hapisten çıkmasına sebep değildi. Ama şüpheye veya güvensizliğe yer vermeden, sürekli imanını kaybetmeden, Rab’den bir Söz istiyor. Öğrencilerini gönderip şu soruyu sorduruyor: “Gelecek Olan sen misin, yoksa başkasını mı beklemeliyiz?” O öğrencilere İsa, ne evet, ne de hayır diyor, gözlerini açmaya onları davet ediyor. Yahya’ya gördüklerini anlatmaları yeterlidir, Yahya kendiliğinden İsa’nın kim olduğunu anlayacaktır. Bu şekilde İsa’nın ne kadar nazik olduğunu görmekteyiz. O bize karşı da daima öyle naziktir; bize zoraki bir şey yaptırtmak istemez, gerçeği tek başımıza anlamamız için zaman verir, yeter ki yüreğimiz kapalı ve inatçı olmasın! Biz, örneğin, yaşadığımız tecrübelerden İtiraf-Barışma Gizemi aracılığıyla aldığımız affın ne güzel olduğunu biliyoruz. Bu Gizemin gereksiz olduğunu hala söyleyebilir miyiz? Veya bunu insanların icat ettiğini söyleyebilir miyiz? Veya İsa’nın var olmadığını söyleyebilir miyiz? Kaç kere dualarımızı dinledi! Dua etmenin boş olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Yahya’nın öğrencileri körlerin rehbersiz yürüdüklerini ve sağırların başkalarını dikkatle dinlediklerini görürlerdi, topalların koştuğunu, dilsizlerin Allah’ı övdüklerini dinlerlerdi; onlar ve onlardan çok Yahya, peygamberliklerin gerçekleştiğini anlayabilirlerdi, gelmesi gerekenin İsa olduğunu ve başkasını beklemeye gerek olmadığını anlayabilirdi. Allah’ın Hükümdarlığının başladığını ve şüphe etmeden İsa’ya itaat edebileceklerini anlayabilirlerdi. Bizler de sevinebiliriz; birçok kere bize: “sevinin” dendi. “Ebedi bir mutluluk onların yüzünü aydınlatacak”. Biz sevincimizle İsa’nın tanıkları olacağız, aynen Yahya’nın fakir ve Allah’a adanmış çöldeki yaşamıyla, Rabbe tanıklık ettiği gibi... o kadar ki, Rab onu övmüştür.