ME
NU

OMELIE / Omelie TR

27 nov 2016
27/11/2016 – N. B. H. DEVRESİ – 1. Pazar Günü -A

27/11/2016 – N. B. H. DEVRESİ – 1. Pazar Günü -A-

1.Okuma Yeş 2,1-5 * Mezmur 121/122 * 2.Okuma Rom 13,11-14 * İncil Mt 24,37-44

 

MEDİTASYON

Liturji bir yıla başlamak, yeniden İsa’yı tanımaya başlamak demektir: O’na olan ilk sevgiyi yenilip yeniden bulmak için. Bu ilk Pazar Gününün okumaları, bize ısrarla en çok beklenen karşılaşma hakkında konuşmaktadır. En çok beklenilen karşılaşma: Hem Allah tarafından, çünkü O, yaratıklarından ve evlatlarından mutlu olmak istiyor, hem de insanlar tarafından, çünkü onlar bu dünyadaki hayatın bir sonu olacağını bilmektedirler! O gün, özel bir gün olacaktır. Onu korku içinde bekleyenler de var; onun, sevinçli bir gün olacağından emin olarak, acele ile gelmesini isteyenler de var. O gün hakkında konuşurken İsa’nın kendisi, bu davranışların ikisini de gözünün önünde tutuyor. İsa o günü, “Rab’binizin geleceği gün” diye çağırıyor ve onu Nuh’un gemiyi inşa etmek için çabalayıp tufanı beklediği günler ile kıyaslıyor. Her ne kadar çok uzak zamanlarda yaşamışsa da Nuh’un örneği çok günceldir. O, yaşadığı dünyanın Allah’tan çok uzak olduğunu bilmekte idi. İnsanların tatmin olmamış ve üzgün olduklarını; onların buna çare olarak daha da çok malları, daha da çok bedensel zevkleri – bunlar, diğer insanlara acı çekme sebep olmasalar da - aradıklarını da fark etmekte idi. İnsanlar, kendilerine bakmaya, dünyasal şeylere bakmaya kendilerini tamamıyla vermekteyken, kendileri Yaratanın mevcudiyetinin farkında olmamakta idiler ve de O’nun öğütlerini, O’nun isteklerini de aramamakta idiler. Onlar, görünen bu dünyada, sanki görünmez o dünya yokmuş gibi yaşamakta idiler; geçici bu dünyada, sanki ebediyet yokmuş gibi yaşamakta idiler. Bu, günlerimiz de halen gerçekleşen şeydir; bu, bizim dünyamızdır. Gerçekten bizler, pek çok problemlerden, - bunlar, kötü değilse de, yararsız ve yüzeyseller –ezip geçilmekteyiz; bundan dolayı dikkatimiz, gelen Rab’bimizden dağıtılıyor ve de biz O’nu ne görebiliyoruz ne de O’nu kabul edebiliyoruz. Nuh, tufandan yutulmamıştır, çünkü o, bu dünyayı put etmedi, akıntıya da kapılmadı. Gerçekten de o, şeylerden ve bu dünyadaki ilgilerden gelmeyen sese dikkatli idi. O, hayatın her zaman Yaratıcısının ellerinde kalması kerektiğini görmekte idi, bunun için kulakları O’nun Sözüne dikkatli idi. Bu da akıntıya karşı gitmesini gerektirse de. Evrensel tufan bir daha gemeyecektir: Buna Allah söz verdi. Fakat her gün çok sakıncılar gerçekleşirler ki, insanlara – hem kişisel hem de toplumsal olarak – tufan gibi gelirler. Hayatı devirip değiştiren taşkınlar, kuraklıklar, depremler, çeşitli felaketler insanların başına gelmektedirler. Kim, Nuh’un örneğini izleyerek, Allah’ın kutsal korkusu içinde yaşayacak – yani, kim sevgi ile Allah’a itaat ederek yaşayacak -, bütün bunlardan devirilmeyecektir. Bu kişi ümit içinde yaşamaya devam edebilecek ve hayatı birçoklar için yardımcı olabilecektir. Kim ise Allah’ın sesine dikkat etmezse, ümitsizliğe kapılacak, daima şürecek sanılan şeylerin sonucundan devirilmiş, korkudan ölecektir. Herkes için aynen olmayacaktır; İsa diyor: “Biri alınacak, öteki bırakılacak”. Uyanık durmak daima gereklidir: “O halde, siz de hazır durun. Çünkü İnsanoğlu, beklemediğiniz saatte gelegektir”. Uyanık durmak, bilinçli olmak, nerede olduğumuzu tanımak: İşte bu, havarinin de tavsiyesidir. Sanki o, bizim uyumakta olduğumuzu, yani gerçekleşenlerin farkında olmamamızı, demek istemiş gibidir: Diğer insanlar seninle istediklerini yapmaktadırlar; sen ise bilinçli halde değilsin, sana armağan edilen özgürlüğü yaşayamazsın!

“Artık uykunuzdan uyanma saati gelmiştir...; ışığın silahlarını kuşanalım”: Dünyanın önerdiği ya da zorladığı oyunlar ya da eğlenceler, bize uymazlar. “Sarhoşluk,ahlaksızlık, sefahat” ve onların doğurdukları “çekişme ve kıskançlık”, bizi düşmanın yetkisinde tutturan karanlıkların işleridir. Rab’bin ellerinde olmak ister miyiz? O halde, duaya ve Allah’ın Sözünü dinlemeye dalarak o kötü eylemlerden uzaklaşmalıyız. “Rab’bin dağına çıkalım! Yakub’un Allah’ının evine gidelim! Bize kendi yollarını öğretsin ve O’nun yollarında yürüyelim”. Peygamber Yeşaya söylediği gibi, bizler de yola çıkalım! Kurtuluşu isteyen her kişi için, bu tek yol, tek çarıdır. Sadece Mesih İsa’da bize açıklanan Allah, kılıçlardan sabanlara dönüştürebilir; O, hiçbir halkın ellerine - başka bir halkın karşıya gitmek için - silahları koymayacaktır. Ancak ve ancak bu Allah’ı dinlemek istiyoruz, çünkü sadece O bizi, birbirlerimize kardeşler yapar. Bunun içindir ki bizler uyanık duracağız, öyle ki kibirli ve şiddetli insanların çıkarları tarafından doğdurulan ve sunulan tanrılara kulak vermeyelim. Yeni liturji yıl bizi daima İsa’nın önüne götürecektir: O, ayrıcalık yapmadan herkesi seven tek Allah’ın Sözü’dür. Bizler gittikçe daha da derin bir şekilde İsa’yı tanımaya çalışacağız: Gerçekten O, karşılamamız gereken durumlar için çok şeyleri söyleyip bağışlayabilecektir.


OKUMALAR

1.Okuma: Yeşaya 2,1-5

 

Amos oğlu Yeşaya'nın Yahuda ve Yeruşalim'le ilgili görümü:

RAB'bin Tapınağı'nın kurulduğu dağ, gelecekte dağların en yücesi, tepelerin en yükseği olacak.

Ulusların hepsi oraya akın edecek. Birçok halk gelecek,

"Haydi, RAB'bin Dağı'na, Yakup'un Tanrısı'nın Tapınağı'na çıkalım" diyecekler,

"O bize kendi yolunu öğretsin, biz de O'nun yolundan gidelim."

Çünkü Yasa Siyon'dan, RAB'bin sözü Yeruşalim'den çıkacak.

RAB uluslar arasında yargıçlık edecek, birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek.

İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar.

Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık.

Ey Yakup soyu, gelin RAB'bin ışığında yürüyelim.


Mezmur 121/122

 

Bana: "RAB'bin evine gidelim" dendikçe sevinirim.

Ayaklarımız senin kapılarında, ey Yeruşalim!

Bitişik nizamda kurulmuş bir kenttir Yeruşalim!

Oymaklar çıkar oraya, RAB'bin oymakları,

İsrail'e verilen öğüt uyarınca, RAB'bin adına şükretmek için.

Çünkü orada yargı tahtları, Davut soyunun tahtları kurulmuştur.

Esenlik dileyin Yeruşalim'e:

"Huzur bulsun seni sevenler! Surlarına esenlik,

Saraylarına huzur egemen olsun!"

Kardeşlerim, dostlarım için, "Esenlik olsun sana!" derim.

Tanrımız RAB'bin evi için iyilik dilerim sana. 


2.Okuma: Aziz Pavlus’un Romalılara Mektubundan13,11-14

 

Bunu, yaşadığınız zamanın bilincinde olarak yapın. Artık sizin için uykudan uyanma saati gelmiştir. Çünkü şimdi kurtuluşumuz, ilk iman ettiğimiz zamandan daha yakındır. Gece ilerlemiş, gündüz yaklaşmıştır. Bunun için, karanlığın işlerini üzerimizden sıyırıp atarak ışığın silahlarını kuşanalım. Çılgınca eğlencelere ve sarhoşluğa, cinsel ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kapılmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim. Rab İsa Mesih'i kuşanın. Doğal benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin.


İncil: Matta 24,37-44

Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun gelişinde de öyle olacak. Nuh'un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak.O gün tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, biri bırakılacak. Değirmende buğday öğüten iki kadından biri alınacak, biri bırakılacak.«Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbinizin geleceği günü bilemezsiniz. Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık durur, evinin soyulmasına fırsat vermez. Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu, ummadığınız bir saatte gelecektir.