ME
NU

OMELIE / Omelie TR

08 mag 2016
08/05/2016 – Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı Bayramı - C

 08/05/2016 – Mesih İsa’nın Göğe Çıkışı Bayramı - C

1. Okuma Hav. İşl. 1,1-11 * Mezmur 46 * 2. Okuma İbr 9,24-28; 10,19-23 * İncil Lk 24,46-53

 

“İsa gözleri önünde yukarı yükseldi ve bir bulut onu alıp, gözlerinin önünden götürdü”. İçgüdüsel olarak, böyle bir olaya inanmak bize zor gelir. Kendi kendimize Aziz Luka’nın bu sözlerini nasıl anlayabileceğimiz ve onları nasıl yorumlayabileceğimiz hakkında soru sormaktayız. Gerçekte ne oldu? Aslında doğru soru, budur. Yani merak eden gözlerimize görüneni değil; hayatımızı, düşüncelerimizi, yüreğimizin yönünü değiştirebilecek yeni gerçekleşeni bilmek önemlidir! İşte, İsa artık göremiyoruz; yeryüzünde, öğrencilerin O’nunla karşılaştıkları gibi, artık hiç kimse karşılaşamıyor. Şimdi öğrencileri, İsa’nın duyarlı mevcudiyeti olmadan yaşamalıdırlar. Onlar, hala O’nu izlemeyi istiyor, hatta hala O’nu izlemelidirler. Çünkü O’nun “beni takip et” diyen sözü, akıllarından silinemez. Fakat şimdi onlar, adımlar atıp, yürüyerek değil, başka bir şekilde, ruhani bir şekilde O’nu takip edecekler. Onlar, bu şeklinin tarzını git gide keşfedip tecrübe edecekler. Şimdilik onlar beklemektedirler; onlar, insanlardan korkularına kapılmış olarak, Son Akşam Yemeğindeki odada, Rab’blerinin son vaadinin gerçekleşeceğine kadar beklemektedirler: “Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız ve benim tanıklarım olacaksınız”. Bu gücü hala tanımayan; İsa’nın tanığı olmak ne demek, bunu bilmeyen öğrenciler beklemektedirler. Onlar, bu gücü, bu İsa’nın tanığı olmayı, karşılaşacakları çeşitli durumlarda; İsa’nın adının ya da O’nun sözünün her reddedildiğinde yaşadıkları zorluklarda, bileceklerdir.

Öğrenciler, İsa’yı görmedikleri bu zamanlarda, en yüksek derecede O’nun mesajı ve O’nun dünyadaki mevcudiyeti için sorumlu hissetmelidirler. Onlar, İsa’nın kendilerine öğrettiğini ve emrettiğini hatırlamaya çalışacaklar. Onlar, kendi hayatları için ya da İsa’nın kendilerine teslim ettiği görevler için bir kararı her verdiklerinde, İsa ile ilişki içine girmeye çalışacaklar. Baba’ya geri dönen İsa’nın “yokluğu”, - tam da O’nun Kendisinin söylediği gibi, - O’nun sözleri, tam peygamberlerin ilahi sözlerine kadar emin ve sabit kılmaktadır; İsa’nın “yokluğu”, öğrencilerin bu dünyadaki adımlarını, kuzununkine kadar alçakgönüllü, aslanınkine kadar kararlı kılmaktadır. İsa, Allah’ın olduğu yerdedir ve de öğrenciler, O’nun vaadinin ve emirlerinin gerçeğinden emin olarak, bu dünyadadırlar. Şimdi onlar, “vaat eden kendisine güvenilen olduğunu” bilmektedirler, bunun için “umutlarının tanıklığına sımsıkı sarılmaya” devam edebilirler.

Gizemli bir şekilde görünmüş beyazlar giyinmiş iki adam, öğrencileri göğe bakmamaya davet ediyorlar. Öğrenciler, dünyaya bakacaklar ve dünyayı, İsa’nın yine gizemli bir şekilde geleceği zaman, O’nunla karşılaşmak için hazırlayacaklar. Bu ödevi öğrenciler nasıl yerine getirebilecekler? İsa’nın söylediği sözleri ve verdiği emirleri düşünecekler. “Yeruşalim’den başlayarak tövbe ve günahların bağışlanmasını” bütün uluslara duyuracaklar. Bizler, bu duyurmayı duymuş oluruz. Defalarca bizler tutumumuzu değiştirip, Allah’a geri dönmeye davet edilmiştik; defalarca bizlere günahların, “İsa’nın adıyla”, affedilebildiklerini, onların affedilmeleri gerektiğini de söylenmiş oldu. İsa olmadan, hayatımız değiştirilemez, İsa olmadan günahlarımız affedilemez. Gözlerimize ve dikkatimize yön veren, İsa olmalıdır. Bizler İsa’ya yöneliyoruz, Allah’ın iyiliğine ve barışına; Allah’ın sevgisinin doluluğuna, yani O’nun sonsuzluğuna getiren yolda O’nu izlemek için. “O’nun adında”, yani O’nunla birleşmiş olarak, Baba’nın sevgisini tadabilmekteyiz ve de, O’nunla birleşmiş olarak, her gün Baba’yı sevmeye başlamaktayız. Maalesef şimdi, her gün, şunu seyretmekteyiz: Birçokları, insanları ikna etmek istiyor ki, bazı beden eğitimleri veya bazı özel ürünleri veya bazı cümlelerin tekrarlanması aracılığıyla, insan kendi kendine mutluluğu, sevinci ve tatmini verebilir. Bu tür “öğretmenleri”, “İsa’nın adıyla” konuşmamaktadırlar; onlar, İsa’nın Haçının yararsız, hatta zararlı olduğuna; günahın olmamasına, bunun için de affın ihtiyacının da olmamamsına ikna etmek istiyorlar. Eğer böyle olsaydı; o zaman imanımızın bütünü yararsız ve zararlı olacaktı! Nitekim imanımız, hayatımıza haçı getiriyor. Hayatımız için düşmana karşı, ancak ve ancak “O’nun adıyla” korumayı bulabiliriz. Hayatımızın değiştirilmesi ve Allah’a dönmemiz gereklidir, günahların affedilmesi de gereklidir ve de bunlar, dirilmiş İsa’nın Haçı sayesinde olanaklıdır.

Tam da bugün bizim İsa’mız göğe çıktı ve O, Baba’nın sağında oturmaktadır. Yani Allah’ın isteğini bize açıklayan O’dur. O’nun Sözünü muhafaza edip, uyarak ve uygulayarak, bizler Allah’ın dostları oluruz. Ve de İsa, insanların huzurunda mahkum edilmiş ya da kurtulmuş halinde bulunabilecekleri tek Yargıçtır. İsa, ancak ve ancak kurtarmak üzere geldi, fakat O’nu dinlemek istemeyenler, O’na bir bardak su bile sunmayanlar, nasıl Allah tarafından kendi evladı tanınabilirler?

İsa’ya olan dikkatimizi yenileyelim! O, ölüme kadar eksiksiz ve mükemmel tam sevgiyi yaşadığı için, ölülerin arasından dirildi ve ilahi otoriteye yükseltildi. İsa’nın son Yargıcımız olacağını bilerek, mutlu olalım, hem de O’na itaat etme, hatta O’na ait olma ve hizmet etme - bunun da ömürlerimizde haçı taşımak gerektirse de - kararımızı sabit tutalım ve muhafaza edelim. Havarilerin “büyük sevincine” katılalım ve tıpkı onların Yeruşalimdeki tapınmakta yaptıkları gibi, bizler de Allah’ın övgüsünde sabır ve sebat gösterelim! 

 

OKUMALAR

 

1. Okuma Hav. İşl. 1,1-11

 

Ey Teofilos, ilk kitabımda İsa'nın yapıp öğretmeye başladığı her şeyi, seçmiş olduğu elçilere Kutsal Ruh aracılığıyla buyruklar verip yukarı alındığı güne dek olanları yazmıştım. İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliğine dair konuştu. Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti: «Kudüs'ten ayrılmayın, Baba'nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin. Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz.»

Elçiler bir araya geldiklerinde İsa'ya şunu sordular: «Rab, İsrail'e egemenliği şimdi mi geri vereceksin?»
İsa onlara, «Baba'nın kendi yetkisiyle belirlemiş olduğu zamanları ve tarihleri sizin bilmenize izin yoktur» karşılığını verdi. «Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Kudüs'te, tüm Yahudiye ve Samiriye'de ve dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım olacaksınız.»
İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut O'nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı. Tam o sırada, beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında beliriverdi. «Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?» diye sordular. «Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir.»

 

Mezmur 47

 

 

Ey bütün uluslar, el çırpın!

Sevinç çığlıkları atın Tanrı'nın onuruna!

Ne müthiştir ulu RAB,

Bütün dünyanın yüce Kralı.

RAB Tanrı sevinç çığlıkları,

Boru sesleri arasında yükseldi.

Ezgiler sunun Tanrı'ya, ezgiler;

Ezgiler sunun Kralımız'a, ezgiler!

Çünkü Tanrı bütün dünyanın kralıdır.

O çok yücedir.

 

2. Okuma İbr 9,24-28; 10,19-23

 

Çünkü Mesih, asıl kutsal yerin örneği olup elle yapılmış kutsal yere değil, ama şimdi bizim için Tanrı'nın önünde görünmek üzere asıl göğe girdi. Başkâhinin yıldan yıla kendisinin olmayan kanla En Kutsal Yer'e girişinin tersine, Mesih kendisini tekrar tekrar sunmak için göğe girmedi. Öyle olsaydı, dünyanın kuruluşundan beri Mesih'in tekrar tekrar acı çekmesi gerekirdi. Oysa Mesih, kendisini bir kere kurban edip günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır. Bir kez ölmek ve ondan sonra yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, böylece Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.

Bu nedenle ey kardeşler, İsa'nın, kendi kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. Tanrı'nın evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. Buna göre yüreklerimiz kötü vicdandan arınmış ve bedenimiz temiz su ile yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı'ya yaklaşalım. Açıkça benimsediğimiz ümide sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir.

 

İncil Lk 24,46-53

 

Onlara dedi ki, «Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Kudüs'ten başlayarak tüm uluslara O'nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babamın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, gökten gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın.»

İsa'nın göğe yükselmesi.

İsa onları kentin dışına, Beytanya'nın yakınlarına kadar götürdü. Ellerini kaldırarak onları kutsadı. Ve onları kutsarken yanlarından ayrıldı, göğe alındı. Öğrencileri O'na tapındılar ve büyük sevinç içinde Kudüs'e döndüler. Sürekli tapınakta bulunuyor, Tanrı'yı övüyorlardı.