ME
NU

OMELIE / Omelie TR

06 ago 2017
06/08/2017 – MESİ İSA’NIN NURLU GÖRÜNÜŞÜ – A

06/08/2017 – MESİ İSA’NIN NURLU GÖRÜNÜŞÜ – A

1.Okuma Daniel 7,9-10.13-14 * Mez 97/96 * 2.Okuma 2Petrus 1,16-19 * İncil Mt 17,1-9

 

Aziz Petrus, o zamanlarda da yapılan suçlamalara ve eleştirilere cevap veriyor. Bunu açıkça söylemiyor, ancak biz bunu kolayca çıkarabiliyoruz. İmanlı müminlere yöneltilen eleştiriler hep aynıdır: Sanki onlar, güzel öyküler anlatan rahiplere güvenen saf inananlarmış gibi! Havari, hiçbir şeyden korkmadan, şöyle yazıyor: “Rab’bimiz İsa Mesih’in kudretini ve gelişini size bildirirken uydurma masallara başvurmadık. O’nun görkemini kendi gözlerimizle gördük”. Havaride hiçbir kuşku yoktur; o, bizde de hiçbir kuşkunun olmamasını istiyor. Ve de İsa’ya olan bağı sabit tutmamıza yardımcı olmak için, seyrettiği mucizelere değil – çünkü bunlar kolayca şüpheye düşürürler - oysa tek olan bir olayı ima ediyor. Bu olayın başoyuncusu İsa değildi, “gökten gelen bu ses” idi. Bu, bir sestir ki, belirgin bir yerde, yani “kutsal dağda” birkaç kişi tarafından duyulmuştur. İncil yazarları da bu ses hakkında yazmışlar: “Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum”.

Bu sözler, olayı seyretmiş olan üç öğrencinin hafızlarında derin bir izi bırakıp yüreklerinde ‘çalışmaya’ devam etti. İsa’nın Kendisinin emrine uygun olarak içlerinde saklı tutulan o sözler, yüreklerini, düşüncelerini, bakışlarını ‘ısırmaya’ devam ediyordu. Nitekim o sözler, öğrencilerin gözleriyle gördüklerine de eşlik ediyorlardı. İsa’nın görünüşü değiştirilmiştir: Artık insanınki gibi bir görünüş değildi. Çehre ve elbiseler bile, Allah’ın huzurunda bulunmalarını sezmeyi sağlıyordu. Ve de geçmişteki iki büyük peygamberin görünmesi, onların Öğretmenleri ile konuşmaları da, bambaşka bir dünyada bulunmaktan eminliği iletiyordu. Hem Musa hem de İliyas, hayatı ile Mesih’in büyük peygamberi olmuştu. Onların hayatı, şimdi, İsa’nın dünyadaki var olması ile tamamlanmaktadır. Onlar, O’nu arzuladı ve beklediler, şimdi onlar da O’nun gelmesine sevinmektedirler. Onlardan daha çok O’nunla daima yaşayabilen öğrenciler, sevinmelidirler!

Petrus’un ani tepkisi; sevincin bir tepkisi idi, fakat o sevinç, yüzeysel bir şekilde gösterilmekte idi. Şimdi, senelerce sonra, cemaatlerine yazarken, bundan Petrus hiçbir şey demiyor: Gerçekten o, gördüklerinin ve duyduklarının anlamını git gide daha derince anladı. İsa, “Baba Allah’tan onur ve yücelik aldı”, öyle ki biz görelim ve haça gerilmiş ve dirilmiş olan O’nu, daha tam bir şekilde, şüphelenmeden, kabul edebilelim.

İsa, Allah’ın Oğlu’dur: Çehresi ilahidir, ilahi ışıkla parlar, sözü de Allah’ın otoritesini taşımaktadır. Ve buna bizi emin kılan, insanlardan tanınan bir ilah değil, Peder’dir: Bizi seven, bizi tanıyan, bizi kurtarmak isteyendir. “O’nu dinleyin!”: Bu, isteğe bağlı bir öğüt değildir; Baba böyle diyor, bunun için ben dikkatle İsa’yı dinleyeceğim ve sözleri yaşamama rehber olsunlar diye gayret edeceğim. Kutsal Yazıların bütününde dinlemek sözü defalarca yankılanmaktadır: “Dinle, ey İsrail! Eğer beni dinleseydin! Beni dinlemediniz! Sözlerimi dinleyin!” Şimdi Allah’ın Kendisi, “Beni dinleyin” demiyor, “O’nu dinleyin” diyor. Dikkatimizi daima İsa’ya yönelteceğiz. Allah’ı tanımak için, O’na itaat etmek için, O’na tapınmak için, O’na dua etmek için, O’na sözümüzü yöneltmek için, daima İsa’yı ima edeceğiz ve İsa’ya bakacağız. O, Oğul’dur, Allah’tan sevilen, yüreğini işgal edendir. O, bize Allah’ı tanıtıp O’nunla karşılaştırır. Yusuf’un ve Meryem’in duydukları sözler gerçekleşmektedir: İsa; “Bizimle olan Allah’tır”, kendi yanımızda var olması ile bizi günahlardan kurtarandır.

Üç öğrencinin yaşadığı tecrübe acaba sadece onların ayrıcalığı mıdır ya da bizler de onu yaşayabilir miyiz? Allah’a her şey mümkündür! Gerekli olan; “yüksek bir dağa”, yani kenarda olan, sakin bir yere götürülmemize izin vermektir. Dua ederek İsa ile kalmak ve O’na sevgi ile bakmak için, gürültüden, günlük kaygılardan, boş yüzeyselliklerden çekileceğiz. Ve de Allah’a üç öğrencinin “kutsal dağda” aldığı görünüşün ürünlerini bizlere de vermek, mümkün olacaktır. Bizler kendimiz “değiştirilmiş” halde bulunacağız ve değiştirilmiş olarak olağan yerimize döneceğiz. İnsanların haberlerinden ve duygularından artık o kadar etkilenmiş olmadığımızı fark edeceğiz, çünkü esaslı olana, sonsuz hayatına götürene daha çok dikkatli bulunacağız.

İsa’nın duasını görmek için hiç mi bir kenarda çekilmedin? Hayatın boyunca bunu hiç mi yapmadın? Neyi bekliyorsun? Ve de bu tecrübeyi yapmış olursan eğer, neden onu, daha kararlı ve bilinçli şekilde yaşamak için, tekrarlamıyorsun? İsa seni düş kırıklığına hiç uğratmayacaktır!


OKUMALAR

1.Okuma: Daniel 7,9-10.13-14

"Ben bakarken

Tahtlar kuruldu,

Eskiden beri var olan yerine oturdu.

Giysileri kar gibi beyaz,

Başındaki saçlar yün gibi apaktı.

Tahtı alev alev,

Tekerlekleri kızgın ateş gibiydi.

"Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla İnsanoğlu'na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi.

Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.

 

Mezmur 97/96

RAB egemenlik sürüyor, coşsun yeryüzü,

Bütün adalar, kıyılar sevinsin!

Bulut ve zifiri karanlık sarmış çevresini,

Doğruluk ve adalettir tahtının temeli.

Dağlar balmumu gibi erir,

RAB'bin, bütün yeryüzünün Rab'bi önünde.

Gökler O'nun doğruluğunu duyurur,

Bütün halklar görkemini görür.

Çünkü sensin, ya RAB, bütün yeryüzünün en yücesi,

Bütün ilahların üstündesin, çok ulusun.

2.Okuma: Aziz Petrus’un 2. Mektubundan 1,16-19

Kardeşlerim, Rabbimiz İsa Mesih'in kudretini ve gelişini size bildirirken uydurma masallara başvurmadık. O'nun görkemini kendi gözlerimizle gördük. Mesih, yüce ve görkemli Olan'dan kendisine, «Benim sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum» diye gelen sesle, Baba Tanrı'dan onur ve yücelik aldı. Kutsal dağda O'nunla birlikte bulunduğumuz için gökten gelen bu sesi biz de işittik. Böylece peygamberlerin sözleri bizim için daha da büyük kesinlik kazandı. Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz, iyi edersiniz.

İncil: Matta 17,1-9

Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu. O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı. Petrus İsa'ya, «Ya Rab» dedi, «burada bulunmamız ne iyi oldu! İstersen burada üç çardak kurayım: biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a.»
Petrus hâlâ konuşurken, parlak bir bulut birden onları gölgeledi. Buluttan gelen bir ses, «Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum. O'nu dinleyin!» dedi.
Öğrenciler bunu işitince, dehşet içinde yüzüstü yere kapandılar. İsa gelip onlara dokundu, «Kalkın, korkmayın!» dedi. Başlarını kaldırıp bakınca İsa'dan başka kimseyi göremediler.
Dağdan inerlerken İsa onlara, «İnsanoğlu ölümden dirilmeden önce, gördüklerinizi kimseye söylemeyin» diye buyurdu.