ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15 ago 2015
15/08/2015 – MERYEM ANA’NIN GÖĞE ALINMASI BAYRAMI

15/08/2015 – MERYEM ANA’NIN GÖĞE ALINMASI BAYRAMI

1. Ok. Vahiy 11,19a; 12,1-6.10 * Mez. 44 * 2. Ok. 1Kor 15,20-26 * İncil Lk 1,39-56

OKUMALAR

1. Okuma- Vahiy 11,19.12,1-10

19Ardından, gökte Tanrı'nın tapınağı açıldı. Tapı-nağının içinde O'nun Antlaşma Sandığı göründü. Şimşekler çaktı; sesler, gök gürlemeleri duyuldu; deprem oldu, yoğun dolu yağdı.
Gökte ulu bir belirti göründü. Güneşi kuşanmış bir kadın, ayaklarının altında ay. Başında on iki yıldızdan bir taç. 2Karnında çocuk taşıyor, doğum sancılarıyla kıvranarak bağırıyor.
3Sonra gökte başka bir belirti göründü. Baktım, kocaman bir ejder; al renkli, yedi başlı, on boynuzlu. Yedi başında krallık simgesi yedi bağ var. 4Kuyruğu gökteki yıldızların üçte birini ardından sürükleyip yeryüzüne fırlattı. Ejder, doğurması yakın olan kadının yanına dikildi. Çocuk doğar doğmaz onu yutmaktı amacı. 5Kadın bir erkek çocuk doğurdu; tüm ulusları demir asayla güdecek olan bir oğul. Kadının çocuğu Tanrı'ya ve Tanrı'nın tahtına götürüldü. 6Kadın çöle kaçtı. Orada Tanrı tarafından ona bir yer hazırlanmıştır. Kendisini bin iki yüz altmış gün orada besleyecekler.
7Ardından gökte savaş oldu. Mikael ile melekleri ejdere karşı savaştılar. Ejder de melekleriyle birlikte savaştı. 8Ama üstün gelemediler. Artık gökte barınabilecekleri bir yer kalmadı. 9Koca ejder aşağı fırlatıldı. Tüm yeryüzünü kandıran, adı iblis ve şeytan olan şu eski zamanın yılanı yeryüzüne fırlatıldı. Melekleri de birlikte fırlatıldılar. 10Ve gökte gür bir ses duydum. Şöyle diyordu:
“Artık kurtarış, güç ve hükümranlığın Tanrımız'a geçtiği an geldi. Yetki de Mesihi'nin oldu.

Mezmur 45

Kraliçe, Ofir altınları içinde senin sağında duruyor.
10Dinle, ey kral kızı, bak, kulak ver,
Halkını, baba evini unut.
11Kral senin güzelliğine vuruldu,
Efendin olduğu için önünde eğil.
12Sur halkı armağan getirecek,
Halkın zenginleri lütfunu kazanmak isteyecek.
13Kral kızı odasında ışıl ışıl parıldıyor,
Giysisi altınla dokunmuş.
14İşlemeli giysiler içinde kralın önüne çıkarılacak,
Arkadaşları, ona eşlik eden kızlar sana getirilecek.
15Sevinç ve coşkuyla götürülecek,
Kralın sarayına girecekler.
16Atalarının yerini oğulların alacak,
Onları önder yapacaksın bütün ülkeye.
17Adını kuşaklar boyunca yaşatacağım,
Böylece halklar sonsuza dek övecek seni.

2. Okuma-Aziz Pavlus’un Korintoslulara 1.Mektubundan

Kardeşlerim, Mesih İsa, ölmüş olanların ilk örneği olarak, ölüler arasından dirilmiştir. Ölüm bir insan aracılığıyla geldiğine göre, ölülerin dirilişi de bir insan aracılığıyla gelir. Gerçekten herkes nasıl Adem’den ölüyorsa, herkes Mesih’te hayata kavuşur. Her biri sırası gelince dirilecek: ilk örnek olarak Mesih, sonra Mesih’in gelişinde Mesih’e ait olanlar.
Bundan sora Mesih tüm kötü güçleri, her yetki ve hükümranlığı ortadan kaldırıp eşsiz krallığı Peder Allah’a teslim ettiği zaman, her şeyin sonu olacak. Tüm düşmanlarını ayakları altına serinceye kadar, Mesih’in krallığı sürmesi gerekir. Ortadan kaldırılacak en son düşman ölümdür.

İncil- Luka 1,39-56

39O günlerde Meryem Yahuda'nın dağlık bölgesindeki bir kasabaya gitmek üzere acele yola çıktı. 40Zekeriya'nın evine girip Elizabet'i selamladı. 41Eliza-bet Meryem'in selamını duyar duymaz, karnındaki çocuk sıçradı. Elizabet Kutsal Ruh'la doldu. 42Yüksek sesle, “Sen kadınlar arasında kutlu olansın” dedi, “Karnının ürünü de kutludur. 43Rabbim'in annesi bana gelsin! Bu niçin bana bağışlandı? 44İşte selamı-nı duyar duymaz, karnımdaki çocuk sevinçle sıçradı. 45Rab'bin kendisine bildirdiği sözlerin doğru çıkacağına iman eden kadın mutludur.”

46Meryem şöyle dedi:

“Canım Rab'bi yüceltir
47Ve ruhum Kurtarıcım Tanrı'da kıvanç bulur.
48Çünkü O alçakgönüllü hizmetçisinin durumunu gördü.
İşte bundan böyle bütün kuşaklar
bana mutlu diyecekler.
49Çünkü güçlü Tanrı benim için yüce işler yaptı.
O'nun adı kutsaldır.
50Acıyışı kuşaktan kuşağa
kendisinden korkanların üzerindedir.
51Bileğinin gücüyle egemenlik sağladı.
Yüreklerinin tasarıları içinde büyüklenenleri darmadağın etti.
52Güçlü kişileri tahtlarından aşağı indirdi.
Engin yüreklileri yükseltti.
53Açları güzel şeylerle doyurdu, varlıklıları bomboş gönderdi.
54Acıyışını andı, uşağı İsrail'i destekledi.
55Atalarımıza -İbrahim'e ve soyuna- verdiği bu söz
sonsuzluk boyuncadır.”

56Meryem yaklaşık üç ay Elizabet'le kaldı, sonra evine döndü.

 

VAAZ

Bugün okuduğumuz Vahiy Kitabı’nın sayfası, göklerde beliren iki işareti göstermektedir. Gökler, Tanrı’nın yeridir; göklerde iki belirtinin görülmesi şu anlamı taşımaktadır: Tanrı bizzat bizimle konuşmak istemektedir; bu dünyadaki hayatımızın anlamını –ki bu anlamı biz maalesef bilmemekteyiz!– bize anlatmak istiyor. Belirtilerden birisi, görkemli ve çok güzel, ümit ve neşe verici olayların müjdesidir. Diğer belirti ise ürkütücü bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlk belirti, doğurmak üzere olan hamile bir kadındır: “Güneşle kuşanmış bir kadın göründü. Ayakları altında ay ve başında on iki yıldızdan oluşmuş bir taç vardı”.
Bu, ümit belirtisidir; çünkü yeni bir hayat gelmek üzeredir ve böyle bir kadından gelen bu hayat, kuşkusuz iyi yenilikleri beraberinde getirecektir. Peki güneş, ay ve yıldızlar neyin simgesidir? Vahiy Kitabı yazıldığı zaman, güneşe, aya ve yıldızlara, tanrılar olarak tapınılmaktaydı. Çoğu kez bu tapınma, acının ve adaletsizliğin ürünü olan ahlak dışı ve egoist törenlerle gerçekleştiriliyordu. Burada bütün bu tanrılar, anne olmak üzere olan kadının süslerine dönüşüyorlar; bütün yaratıklar ona hizmet ediyorlar: Ay, ayaklarının bastığı yer, yıldızlar ise başındaki tacı olmuştur. Hatta kadın güneşin yerini alıyor, çünkü bu kadından, ışığın parıltısı çıkıyor. Bu dünyada önemli sayılan her gerçek; küçük ya da büyük tanrıymış gibi kendisine tapınılmasını isteyen her kişi, sadece o kadının güzelliğine ve önemine kulluk edince onun yerinde olacaktır. Peki gökte görünen bu kadın neyi simgelemektedir? Kendisini Tanrı’nın armağanı olarak gösteren bir erkek çocuğu doğuran bu kadın, kuşkusuz Mesih’in Kilisesi’dir: O Kilise ki çoğu kez Kuzu’nun Gelini olarak gösterilmektedir. Tanrı’nın Oğlunu; halkları gerçek adaletle yöneten Kralı dünyaya tanıtabilen ve verebilen tek Kilise’dir. Gökte beliren bu işaret, gerçekten görkemli ve de İsa’ya iman edip sadakatleri yüzünden zulüm gören tüm Hıristiyanlara ümit vericidir. Gerçekten de onlar, bu işaret aracılığıyla hayatlarının değerli olduğunu, birliklerinin de herkese ümit veren Tanrı’nın bir armağanı olduğunu anlayabilmektedirler.
“Yedi başlı, on boynuzlu ve başlarında yedi taç olan kızıl renkli büyük bir ejder göründü” İşte bu ikinci belirtidir. Bu simge, ürkütücü bir şeyi ima etmektedir: Ejder düşünmüyor, o her şeyi ve her insanı, hırsının, şiddetinin ve açlığının kölesi olarak görüyor. Kırmızı renginden de anlaşıldığı gibi, bu tamamen şiddetli ve katil bir ejderdir. Yedi başı bulunmaktadır. Ejder kötüdür ve hatta kötülüğün beden almış halidir. Kaba gücün simgesi olan on boynuzu vardır: On, ellerindeki parmakların sayısıdır; bu demektir ki ejderin yetkisi kalıcı değil, sınırlıdır. “Kuyruğuyla gökteki yıldızların üçte birini sürükleyip yeryüzüne atıyordu”. Ejder, insanların tanrıymış gibi taptıkları şeyleri, yani onların putlarını kullanarak, onları insanlara karşı birer şiddet aracına dönüştürmektedir.
Bu belirtiler aracılığıyla Tanrı ne söylemek istiyor? Bizler her gün putların felaketini tecrübe ediyoruz. Putlar çok sayıda ve günlüktür; toplulukta, yüreğimizde ve irademizde, Baba Tanrı’nın yerini alıyor, O’na kötü sözlerle ve eylemlerle küfrediyorlar. Gerçekten biz o putları eğlence ve iş yerlerinde, evlerde ve ticari ortamlarda, yani her yerde görüyoruz. Onlar, imanlılarının, imanlarını göstermek ve yaşamak için kardeşleriyle birlikte buluşmalarına engel olmaktadırlar. Biz onları, herkesi büyük sapmalarını kabul etmeye zorlamak üzere, bütün dünyada yayılan ideolojiler içinde bulabiliriz.
Ama şimdi ilk belirtiye bir daha bakalım: Kadın, yani Kilise, ejderin zulmünden dolayı kaçmak zorundadır. Fakat o, dünyaya Tanrı’nın Oğlunu sunarak kurtuluşu verecektir. Bu belirti bizlerle çok ilgilidir; çünkü bizzat bizler Kilise’nin üyeleriyiz ve de Kilise’ye olan bu aitliğimizi kararlılıkla yaşamak istiyoruz. Kilise’den ayrılırsak, bizler de ejderin ve onun suç ortaklarının köleleri; şiddetin, acıların ve ölümün taşıyıcıları haline geliriz. Bunun için İsa’yı taşıyan o Anne’ye, yani Kilise’ye sıkıca bağlı olalım!
Güç ve sadakat ile Kilise’ye tam anlamıyla sıkıca bağlı kalan ilk kişi, Meryem’dir! Bugün göğe alınmış olan ona hayranlıkla bakmakta, onu onurlandırmakta ve şefkatle sevmekteyiz. Beden alan Tanrı’nın Oğlunu dünyaya getiren Meryem, şimdi Kilise’nin orta yerinde ve Kilise’ye, misyonu için, yani İsa’yı, O’nun affını ve barışı sunması için destek ve ışık olmaktadır.
Bunun için Kilise’nin simgesi olan Meryem’i sevelim! Bu şekilde zorluklar ve zulümler karşısında İsa’yı terk etmemeye yardım bulacağız! Meryem’i onurlandıralım: O, Kilise’nin orta yerinden, güneşindekinden daha parlak bir ışığı yaymakta; aysar isteklerimizi ayaklarının altında tutmakta; yanlış yönlendiren yıldızlar gibi olan hırslarımızı, Tanrı’ya yapılan bir övgüye dönüştürebilmektedir. Meryem, Kilise hayatını tamamen yaşayan kişiler arasında ilktir. Üstelik o, iman yarışının hedefine ve ödülüne ulaşanların arasında da ilktir. Meryem, duası ile, bize uşaklarının zenginliği ile övünen ejderin üstünde olan Tanrı’nın zaferini ilan ediyor. Gerçekten Tanrı, alçakgönüllüleri yüceltiyor, aç olanları iyiliklerle doyuruyor ve hepimizi merhameti ile kuşatıyor.