ME
NU

OMELIE / Omelie TR

20 nov 2016
20/11/2016 – Evrenin Kralı, Mesih İsa Bayramı – C

20/11/2016 – Evrenin Kralı, Mesih İsa Bayramı – C -

  1. Okuma 2Sam 5,1-3 * Mezmur 122 * 2. Okuma Kol 1,12-20 * İncil Lk 23,35-43

 

MEDITASYON

Bugünkü Bayram, İsa’ya olan bağlılığımızın daha da güçlü olmasına yardımcı olmaktadır. Nitekim bugün İsa’yı ‘Kral’ unvanı ile çağırıyoruz ve de bunu ne yüzeysellik yüzünden ne de alay konusu olarak diyoruz. Bizler oyuncular olmayı istemiyoruz! Oysa İsa’ya gerçekten diyoruz ki: Sen, benim kralımsın! Ben sana itaat ediyorum, senin sözlerini, onları yerine getirmek için, dinliyorum. İsa’ya bunu söylüyoruz, çünkü tüm dünya, bütün karışıklıkları ile; İsa’yı bizi, aldatmayan tek kişi olarak, bizi tanınmaya iter. Gerçekten de İsa’ya itaat etmeyen dünyanın, her zaman yeni, beklenmemiş ve öngörülmemiş karışıklıklar ve acılarla karşılaşmasını seyretmekteyiz. İsa haçtayken, ileri gelenler ve askerler, tam da başının üzerinde yazılı ‘kral’ unvanından dolayı O’nula alay edip O’na hakaret ediyorlardı. Barabba’nın cinayetlerinde arkadaşı olan haydutlerin birisi de aynı şekilde davranmaktaydı. Bu insanların yüreklerinde kibir ve acı çekenlere acımak, becerisizlik canlı halde kalmakta idi.

İsa herkese sessizliği ile cevap veriyordu. O’nun kendini savunmaya ihtiyacı yoktu: O’nun savunması, kendisini teslim ettiği bizzat Baba’dır. O’nun sessizlikten ibaret cevabı, diğer haydutu etkiledi ve de o derin derin düşünmeye başladı. Bu şekilde o, İsa’nın masumluğunu, aynı zamanda da kendi suçluluğunu da tanımaya başladı. O haydut başka bir şeyi daha anladı: Çehresinin üzerinde ve davranışında; yeni, aynı zamanda da her zaman hayal edilmiş ve dilenmiş Allah’ın iyiliğini açıklayan insan ile alay eden kişi, büyük bir aldatmaya düşmektedir. Bu haydut, kendini arkadaşın sözlerine cevap vermek zorunda hissediyor. Onu derin derin düşündürüp suçunu anlatmaya çalışıyor. Sonunda – en güzel şeydir! – o, doğrudan doğruya İsa’yı, O’nu adı ile çağırarak, hitap ediyor. Haydut tarafından telaffuz edilen İsa’nın adı, yepyeni bir şekilde yankılanıyor. Gerçekten de bu, çok güzel gelir! O gerilmiş adamın dudaklarından sevgi ile telaffuz edilmiş kendi adını duymak, Rab’be ne kadar teselli verirdi! Haçta, kendi adını duymak, İsa için Baba’nın merhametinin bir armağanı idi. Çünkü bu şekilde o anda İsa, kurtuluşu yerine getirilmiş halde görebildi. O kurtuluş için İsa kendisini feda edip çokça acı çekmekte idi. Gerçekten de İsa’nın adı, onu sevgi ile telaffuz eden kişi için, kurtuluştur.

Bizler de İsa’nın adını, İsa ile derin bir birlik içinde olma isteğiyle, telaffuz ediyoruz. Sen bu adı telaffuz etmeyi denedin mi hiç? İlkin yüreğinde, gizlice, onu tekrar tekrar defalarca telaffuz et. Sonra da tek başına olduğun ve İsa hariç, hiç kimse tarafından duyulmayacağın bir yerde, onu yüksek sesle telaffuz etmeyi dene. Nihayet, dostların veya akrabaların ile – sadece çocuklar ile de değil! - imanın hakkında konuşarak, İsa’nın adını duyurmaktan çekinme, tersine onu güzel güzel duyurmaya çalış. Bu adı, senin sevginin, senin saygının, senin alçakgönüllülüğünün ısısı ile sararak, duyur! Bu ad, seni yeni ve kutsal bir hayat ile zenginleştirecektir. İsa – sen şuna inanır mısın? – gerçek kraldır.

İsa, İncil’in çoğu sayfalarında görebildiğimiz gibi sadece merhamete sahip olmakla kalmaz; O, Baba’nın merhametidir. Gerçekten de Allah, bizlere İsa’yı bağışlayarak; O’nu kabul edip kendimizi değiştirebilelim diye, O’nu yanımızda bırakarak, bize merhamet etti. Bebek İsa, sınırsız merhamettir. Nitekim büyük günahkarlar bile O’na yaklaşmaktan korkmazlar ve de bu şekilde onlar Allah’a yaklaşırlar! Haçta olan İsa, kendi günahından dolayı acı çekmekte olan kişiyi bile yüreklendiren merhamettir, tıpkı hayduta olduğu gibi. İsa, adını telaffuz ettiğimiz her defa, yüreğimizde olan Baba’nın merhametidir.

Bu gerçeği, Aziz Pavlus da vurgulamaktadır. İsa’nın hükümranlığına girerek, yani O’nu hayatımızın kralı olarak kabul ederek, bizler, “karanlıkların güçlerinden” kurtuluşa ve “günahlarımızın affına” kavuştuk. “O, kendisinin manevi bedeni olan Kilise’nin başıdır”; kardeşlerimizin bazılarının ağır günahlara düşmelerine rağmen, bizler Kilise’de huzur ve güven içinde kalabiliriz. Biz, - bazı rahipler ya da bazı episkoposlar ya da önemli görevlerle yüklenmiş bazı Hıristiyanlar utanç verici bir biçimde davranırlarsa da -, Kilise’den hiçbir zaman utanç duymayacağız: Bizler, Kilise’ye ait olmamızla daima övünüyoruz çünkü onun başı daima kutsallık ve gerçekle dolu İsa’dır. O’na sık sık sarılmış olmak, hayatımızın kendisini kardeşlerimiz ve dünya için merhamete dönüştürecektir: Onların, Rab’bimiz, kurtarıcımız, kralımız İsa’nın güzelliğini ve iyiliğini görmelerine ve dokunmalarına, dinlemelerine ve tatmalarına yardımcı olacağız!

OKUMALAR

1. Okuma 2Sam 5,1-3

İsrail'in bütün oymakları Hevron'da bulunan Davut'a gelip şöyle dediler: "Biz senin etin, kemiğiniz. Geçmişte Saul kralımızken, savaşta İsrail'e komuta eden sendin. RAB sana, 'Halkım İsrail'i sen güdecek, onlara sen önder olacaksın' diye söz verdi."

İsrail'in bütün ileri gelenleri Hevron'a, Kral Davut'un yanına gelince, kral RAB'bin önünde orada onlarla bir antlaşma yaptı. Onlar da Davut'u İsrail Kralı olarak meshettiler.

Mezmur 122

Bana: "RAB'bin evine gidelim" dendikçe sevinirim.

Ayaklarımız senin kapılarında, ey Yeruşalim!

Bitişik nizamda kurulmuş bir kenttir Yeruşalim!

Oymaklar çıkar oraya, RAB'bin oymakları,

İsrail'e verilen öğüt uyarınca,

RAB'bin adına şükretmek için.

Çünkü orada yargı tahtları,

Davut soyunun tahtları kurulmuştur.

2. Okuma Kol 1,12-20

Bizi kutsalların ışıktaki mirasına ortak olmaya yeterli kılan Baba'ya şükretmeniz için dua ediyoruz. O bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlunun egemenliğine aktardı. O'nda kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz.

Görünmez Tanrı'nın görüntüsü, bütün yaratılışın ilk doğanı O'dur. Nitekim gökte ve yeryüzünde, görünen ve görünmeyen şeyler, tahtlar, egemenlikler, yönetimler ve hükümranlıklar, her şey O'nda yaratıldı. Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratılmıştır. Her şeyden önce var olan O'dur ve her şey varlığını O'nda sürdürmektedir. Bedenin, yani inanlılar topluluğunun başı O'dur. Her şeyde ilk yeri alsın diye başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan O'dur. Çünkü Tanrı, tüm doluluğunun O'nda bulunmasını uygun gördü. O'nun çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerde ve gökte olan her şeyi O'nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.

İncil Lk 23,35-43

Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler ise İsa'yla alay ederek, «Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı'nın Mesihi, Tanrı'nın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın» diyorlardı. Askerler de yaklaşıp İsa'yla eğlendiler. O'na ekşi şarap sunarak, «Sen Yahudilerin Kralıysan, kurtar kendini!» dediler. Başının üzerinde şu yafta vardı:`YAHUDİLERİN KRALI BUDUR'.

Çarmıhta asılı duran suçlulardan biri O'na, «Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!» diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. «Sende Tanrı korkusu da mı yok?» diye karşılık verdi. «Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmamıştır.» Sonra, «Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an» dedi. İsa ona, «Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın» dedi.