ME
NU

OMELIE / Omelie TR

15 nov 2015
22/11/2015 – Evrenin Kralı, Mesih İsa Bayramı – B -

22/11/2015 – Evrenin Kralı, Mesih İsa Bayramı – B -

 1. Okuma Dan 7,13-14 * Mezmur 92 * 2. Okuma Vahiy 1,5-8 * İncil Yh 18,33-37

 

OKUMALAR

OKUMA: Daniyel 7,13-14

 Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla İnsanoğlu'na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi.

Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır. 

92 Mezmur’dan

RAB egemenlik sürüyor, görkeme bürünmüş,

Kudret giyinip kuşanmış.

Dünya sağlam kurulmuş, sarsılmaz.

 

Ya RAB, tahtın öteden beri kurulmuş,

Varlığın öncesizliğe uzanır.

 

Koşulların hep geçerlidir;

Tapınağına kutsallık yaraşır

Sonsuza dek, ya RAB.

 

2. OKUMA: VAHİY 1,5-8 

Ben Yuhanna'dan, Asya ilinde bulunan yedi topluluğa selam!

Var olan, var olmuş ve var olacak olandan, O'nun tahtının önünde bulunan yedi ruhtan ve ölüler arasından ilk doğan,

dünya krallarına egemen olan güvenilir tanık İsa Mesih'ten sizlere lütuf ve esenlik olsun.
Yücelik ve güç sonsuzlara dek, bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış olan ve bizi bir krallık haline getirip Babası Tanrı'nın hizmetinde kâhinler yapan Mesih'in olsun. Amin.

7İşte, bulutlarla geliyor! Her göz O'nu görecek, O'nun bedenini deşmiş olanlar bile.
O'nun için dövünecek yeryüzünün tüm halkları.
Evet, böyle olacak, amin!

İlk ve son ben'im

 

İNCİL: YUHANNA 18,33-37

 

33Pilatus yine vali konağına girdi. İsa'yı çağırıp O'na, «Sen Yahudilerin Kralı mısın?» diye sordu.
34İsa şöyle karşılık verdi: «Bunu kendiliğinden mi söylüyorsun, yoksa benim hakkımda başkaları mı sana söyledi?»
35Pilatus, «Ben Yahudi miyim?» dedi. «Seni bana kendi ulusun ve başkâhinlerin teslim ettiler. Ne yaptın?»
36İsa, «Benim krallığım bu dünyadan değildir» diye karşılık verdi. «Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, Yahudilere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir.»
37Pilatus, «Demek sen bir kralsın, öyle mi?» dedi.
İsa, «Söylediğin gibi, ben kralım» karşılığını verdi. «Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir.»

 

VAAZ

Bugün her okuma, “Krallık”tan bahsediyor. Daniyel, “göklerin bulutlarıyla” gelen “İnsanoğluna benzer birine” verilen bir krallığı ilan ediyor. Vahiy Kitabında Aziz Yuhanna, aynı imajı kullanıyor ve bu krallığın, bizimle ilgilendiğini ekliyor. Çünkü bu krallık, iman eden bizlerden oluşturuluyor. Aziz Yuhanna,“bize krallık unvanı vermiş” diye yazıyor. İncil’in metninde ise Pilatus’la konuşan İsa’yı dinliyoruz. Pilatus merak ediyor, çünkü önünde duran kana bulanmış durumdaki İsa, kendisinin kral unvanına sahip olduğunu söylüyor. Fakat İsa, kendisinin kral ve krallık sözlerini, bu dünyadakinden farklı bir anlamda kullandığını belirterek, Pilatus’u yüreklendiriyor. İsa, bu sözleri, Kutsal Yazılar’da verilen anlamı ile kullanıyor; Pilatus ise, aynı sözleri, insanların kibrinden, iddialarından ve hırslarından verilen anlamla kullanıyor. Bizler, tıpkı önceden defalarca Rab’bin öğrencilerinin yaptığı gibi, o terimleri Pilatus’un kullandığı anlamda kullanma riskine giriyoruz. Fakat İsa, kralların, halklarını baskı ve eziyet altında tuttuklarını, onlara acı çektirdiklerini söylemişti. İsa şöyle demek istiyordu: “Siz hiç kimseye acı çektirmemelisiniz, bunun için egemen olmamalısınız. Bunun yerine, insanlar arasında birliği ve kardeşliği yaymak için onlara hizmet etmelisiniz”. İşte, İsa’nın bahsettiği krallık budur. Bu krallıkta kral, ne bir kurt ne bir aslan ne de bir tilki değildir, bir kuzudur. Önemli olan anlaşmaktır, daha da iyisi sevmektir. Kendini seven; dünyevi bir krallığa, şiddetin ve zorbalığın egemen olduğu bir krallığa hizmet eder. Allah’ı ve O’nun yarattıklarını seven ise, herkesin barış içinde ve birbirleri ile mutlu olabildiği göksel bir krallığı inşa edendir. Bu krallığı İsa başlattı. Allah’ın Oğlu olan İsa, gerçekten “göklerin bulutlarıyla” geldi: Yani, egoizmin egemen olmadığı bir ortamdan; Baba’nın sevgisi ile dolu bir ortamdan geldi ve gelmeye devam etmektedir. O, gözle görülmez bir şekilde gelir ve bu şekilde bizi seven Allah’ın gerçeğini tanıtandır.

“Bize krallık unvanı vermiş”! Krallık daima, tek bir krala bakarak ve dinleyerek beraber yaşayan bir insan topluluğudur. Bizler, Oğul olan İsa’ya bakıp onu dinlemekteyiz. Bu şekilde yaşayan bir aile, İsa’nın krallığıdır. Bu şekilde yaşayan bir köy cemaati, ya da bir köy cemaatinin içerisinde olan bir imanlılar grubu, Allah’ın krallığının bulunduğu yerdir! O halde İsa’nın krallığı, saklı halde olmasına rağmen, aslında daima görünebilen bir krallıktır. Sen bu krallığa sadece İsa’yı dinlediğin ve yalnızca O’na baktığın zaman katılacaksın. Bunun içindir ki sen, İsa’nın krallığının bir üyesi olmana rağmen, bazen ya da bir süre için, bu krallığa düşman olabilirsin. Hiç kimse kendisinin daima ve her durumda emniyet içinde olduğunu düşünmemelidir: Sen sadece Kralın sözünü sıkıca tutunca, sadece Kralın isteğine bağlı kalınca, sadece yüreğinde Kralın düşüncelerini taşıyınca, Krallığa katılıp onun büyümesine katkıda bulunursun. Bugün senin kilisede bulunman, İsa’nın Krallığına ait olmanın garantisi değildir. Eğer sen burada, yani kilisede olduğun halde, sadece çıkacağın zamanı düşünürsen; sadece haftaya nasıl zenginleşebileceğini, nasıl eğleneceğini, nasıl acı çekenlerinden uzak kalabileceğini düşünürsen; eğer günler boyunca Rab’bin Sözünü dinlemek için on beş dakika bile ayırmazsan; eğer dua ve din eğitimi için yapılan toplantıları gözmezlikten gelirsen, o zaman sen Krallık için bir engel teşkil ediyorsun ve bir yüksün demektir. Eğer sen birliği, barışı, imanı yaymak için; sevgi ve hizmet eylemlerini gerçekleştirmek için çalışmazsan, senin Krallıkta var olman sadece bir görüntüden ibarettir: İsa’nın bir deymine göre, tatsız tuzdur.

“Bize krallık unvanı vermiş”! Krallığın kralı, daima İsa’dır. O, hakikat ışığıyla herkes aydınlansın diye geldi. Pilatus hakikati ne anladı ne de anlamayı istedi. Peki bizler? İsa diyor ki: “hakikate tanıklık etmek için doğdum”. O, kırbaçlanmakta iken hakikate tanıklık ediyor; Golgota’ya çıkmakta iken hakikate tanıklık ediyor; haydutların arasında ölmekte iken hakikate tanıklık ediyor. Hakikat, iyi karşılayan ve ciddi olan Allah’ın yüzüdür; hakikat, Baba’nın sevgisidir. İsa bu sevgiye tanıklık eder; bu sevgiyi bize gösterir, tattırır: Alay edilmek ve ölmek pahasına bile olsa! Bugün bu tanıklık için İsa’yı övmek, kutsamak, tapınmak, özellikle de, O’nun istediği gibi, dinlemek istiyoruz. Baba da şöyle dedi: “O’nu dinleyin!” Bugün İsa, kendisinin kral olduğunu doğruluyor; fakat: “Benim krallığım bu dünyadan değildir” diye de ekliyor. İsa’nın Kendisi, dünyadan değil, “göklerin bulutlarıyla” geliyor. Eğer O, bizleri kendi krallığı haline getirdiyse, demek ki, O’na göre, bizler artık bu dünyaya ait değiliz. Gerçekten de bizler, Vaftiz edilince ve Şeytan’dan ve onun eylemlerinden vazgeçince, bu dünyadan ayrıldık, ondan uzaklaştık. Vaftiz olduğumuzda bizler, kendimizi Baba’nın kucağına teslim ettik, Oğul’un Ruh’unu kabul ettik, yenilenildik. Rab İsa için bizler önemliyiz: O, bize değer verip büyük görevler teslim ediyor. Ne pahasına olursa olsun, biz İsa’ya bağlı olacağız, öyle ki ne O’nu hayal kırıklığına uğratalım ne de değerimizi kaybedelim!