ME
NU

OMELIE / Omelie TR

02 giu 2013
02/06/2013 – EFKARİSTİYA BAYRAMI - C

02/06/2013 – EFKARİSTİYA BAYRAMI - C

1. Okuma Yar 14,18-20 * Mezmur 109 * 2. Okuma 1Kor 11,23-26 * İncil Lk 9,11-17

Her Pazar Günü, hatta her gün Kilise Mesih’in Bedeniyle beslenmek için toplanmaktadır. O besin, Kilisenin ekmeğidir, bütün imanlıların, İsa’ya itaat ederek, her dua ettiklerinde ısrarla diledikleri “günlük ekmek”tir. Mesih’in Bedeni ve Kanı Kiliseyi canlı tutan, dünyadaki misyonunu yerine getirebilmesi için gereken gücü sağlayan yiyecek ve içecektir. Kilisenin misyonu çok çaba gerektirir; hem her taraftan ona saldıran ve imanını engellemek isteyen kötülüğü yenmek için, hem de başkalarının ve kendi günahın yüzünden acı çeken bütün insanlara Baba’nın sevgisini bağışlamak için. Baba’nın sevgisi aftır, şifadır, acı çekenlere özen göstermektir, Allah’ın sevgisinin, onların acılarını hafifletmek istediğini henüz bilmeyenlere ulaşmak amacıyla kurulmuş araçtır. Kilisenin sunabildiği ve sunmaya çağırıldığı Peder Allah’ın sevgisi hem insanların kişisel günlük küçük eylemleri aracılığıyla, hem de, daha geniş bir seviyede, aile veya toplum alanında, ticaret dünyasında, devlet yönetiminde daha büyük girişimler ile gerçekleşir. Allah’ın sevgi dolu elinin ulaşamayacağı bir kişi veya bir yer yoktur; bu yüzden her Hıristiyan yaşadığı ve çalıştığı her yerde Allah’ın sevgisinin aracı olabilir ve olmalıdır. Her Hıristiyan, yaşadığı ortamda Allah’ın şanına yer verebilmesi için ruhsal ve entelektüel enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerji Hıristiyan’a nereden gelebilir? Eğer Hıristiyan düzenli bir şekilde Kutsal Ruh’un pınarına yaklaşmıyorsa, bununla beslenmiyorsa, yavaş yavaş tatsız tuz ve değersiz bir Hıristiyan olur, hatta bu ismi taşımaya layık değildir artık. Kutsal Ruh’un pınarı, Mesih’in Bedeni ve Kanı olan o ekmek ve o şaraptır! Kilise’nin tümü, tüm gücüyle, o ekmek ve şarabın üzerine Kutsal Ruh’un gücünün inmesi için yalvarıyor, öyle ki onlar, Rab’bin Bedenine ve Kanına değiştirilerek, imanlarının yüreğine ve tüm ilişkilerine aynı Ruh’u getirsinler.

Kilise’nin çobanları, her zaman ve şimdi de her imanlının Rab’bin Gününün Efkaristiya Ayinine, haftalık sadakatle katılması için ısrar etmektedirler. Onlar bunu, kapris olarak ya da imanlıların sırtına taşınamaz bir yük koymak için değil de, sadece imanlıların, ilahi Ekmekle beslenmezlerse, Ruh’un gücünden yoksun kalacaklarını bildikleri için, söylemektedirler. Öyle bir Hıristiyan, Kilise’nin, yani Mesih’in Bedeni’nin, işlevsiz, hasta bir üyesi haline gelecek, zaman geçtikçe de ölü gibi, yani yokmuş gibi olacaktır. Bu nedenle Rab’bin Gününün Efkaristiya Ayinine katılmamanın, ölümcül günah olduğunu söylüyoruz: Bu, Hıristiyana, Kilise’nin görevine katkıda bulunabilmesi için gereken ruhsal enerjiyi öldüren bir eksikliktir. Kilisenin, dünyanın kurtulması için üstlenmiş olduğu misyonunda hareketlerini zorlaştıran ve bloke eden bir ağırlık oluşturmaktadır. “Günlük ekmeğin” her gün imanlıları doyurabilmesi için mümkün olan yerlerde kilisenin çobanları hafta arası günlerde de Efkaristiya Ayinini kutlasınlar.

Bugünkü İncil metni, birçok açıdan anlamlı bir olayı anlatmaktadır. İsa, O’nu dinlemek için izleyenlere yemek vermek için, özel bir günü beklemedi. O gün onların, O’nunla kalmaya devam edebilmeleri için, güce ihtiyaçları vardı, ve o gün onları düzenli bir şekilde oturttu. Onlar, itaat ederek, otururken, Baba’ya şükrettikten sonra ellerinden çıkan ekmek parçalarını öğrencilerine verdi. Bu davranış, O’nun Fısıh’ın Akşam Yemeğinde yapacağının işareti ve peygamberliği idi. Beş bin kişiye ekmeği vermekle, O’nun, kendisini dinleyenlerin tümü için yeterli yiyeceğe sahip olduğunu açıkladı; Son Akşam Yemeğinde de, kendisini, yani feda edilmiş ve özgürce Baba’ya sunulmuş yaşamını, ekmek olarak armağan ederek, sevgisini tamamladı. Bu şekilde İsa’da, Salem Kralı Melkisedek’in İbrahim’e vermiş olduğu kutsamanın peygamberliği gerçekleşmiş oldu.

Bugün hepimiz Allah’a ekmek ve şarabı sunmaktayız, sevinçle de bunları sunmaktayız; ekmeğin ve şarabın içimizde doğurduğu ve desteklediği yaşamı sunuyoruz; o yaşam ki sever ve dünya yollarında bizimle karşılaşan insanlara sevinçli sevginin belirtilerini bağışlar. Mesih’in Bedeninin çevresinde yollara çıkarak, ilk olarak kendimize, sonra da, düşüncemizde, bütün insanlara, davranışlarımızla toplumu iyileştiren ve sevindiren sevgi ve affın kaynağının nerede bulunduğunu, Kilise’yi tüm yorgunları ve günahın esaretinde olanları kabul eden bir ortam kılanın ne olduğunu söylemek istiyoruz. Övgü ve şükran ilahimizi İsa’ya okuyacağız, çünkü O, tüm dünyayı bizim aracılığımızla kutsallaştırmak için, bizi tek bir bedende birleştiren Ekmeği vermektedir.