ME
NU

OMELIE / Omelie TR

07 apr 2013
07/04/2013 -PASKALYA DEVRESİ - 2. Pazar Günü – C

07/04/2013 -PASKALYA DEVRESİ - 2. Pazar Günü – C -

“Rab’bin Merhameti Pazar Günü”

1.Okuma Hav. İşl. 5,12-16 * Mezmur 117 * 2. Okuma Vahiy 1,9-11.12-13.17.19 * İncil Yh 20,19-31

“Petrus geçerken...” : Sade insanlar, İsa’nın öğrencilerinde Rabbin mevcudiyetini görüyorlardı ve nasıl ki İsa, Celile köylerine vardığında herkes O’nu dinlemek için koşuyor idiyse şimdi de herkes Petrus Yeruşalim’e vardığında onu dinlemek için koşuyor. İsa’da görülen güç şimdi Petrus’a geçmiş görülüyor, şimdi İsa’ya iman O’nun havarilerini dinleyerek ve onlara yaklaşarak, gösterilmektedir. Kilise kalabalıklaşmaya başlıyor: “Birçok erkek ve kadın Rabbe iman ediyordu ve iman edenlerin sayısı gittikçe artıyordu”. Biz bu cümleleri okurken biraz üzülüyoruz, çünkü günümüzde Kilise’deki imanlıların sayısının azaldığını görüyoruz. Evet, maalesef imanlı diye tanıdığımız birçok kişinin kiliseye gelmediğini fark ediyoruz, Hıristiyanların Allah’ı ve Rablerini övmek için toplandıkları yere gelmediklerini görüyoruz. Bu gerçeğe düşündüğümüzde üzülüyoruz, ancak bu üzüntü İsa’ya tanıklık etmiyor. Biz İsa’nın, Kilisesinde hala mevcut olduğunu düşünmeliyiz. Ölülerden dirilen O, hala ve daima sevinç kaynağıdır. İsa’nın bizimle birlikte oluşundan, canlı oluşundan ve bizimle karşılaşmak istediğinden sevinmekteyiz. Biz zaferinin ve sonsuz yaşamının tanıklarıyız. Sevinçliyiz ve Yuhanna’nın, Patmos’da zülum edildiği günlerde, gördüğü “İnsan-Oğluna benzer birinin” kendisini teselli ettiği ve kendisini tüm imanlılara bir misyonla gönderdiği gibi hissetmeliyiz. O anda Yuhanna gördüklerini yazmakla görevlendirilmişti!

Yuhanna, vizyonunu “Rab’bin gününde” gördü: bu günde tüm İsa’ya iman edenler toplanır, dirilişini ekmeği bölerek kutlarlardı. Her sekizinci gün bayramdı. Rab, sekizinci gün, toplanan On birlere gözükerek, onları bu haftalık ritme alıştırmıştı. Onlar halen korku içersindeydiler, korkudan kapalı kapılar ardında toplanmışlardı. Ancak İsa hiç bir sınır tanımayan bir yaşam yaşıyordu artık, bu sebepten kapılar kapalıyken de girebildi. Herkese barış selamını verdikten sonra bakışlarını Tomas’a çevirdi. Tomas, İsa’nın sekiz gün önceki ilk gelişinde yoktu. O gün İsa havarileri görevlendirmiş, üzerlerine Ruhunu üflemişti. Rab, Tomas’ı üzgün görüyor; diğer on havarinin anlattıklarına ve kadınların söylediklerine o, inanmamıştı ve İsa’nın ölü olduğuna inanmaya devam etmişti. Başkalarının söylediklerine inanmamaya kararlı! İsa hiç bir şey yokmuş gibi davranmıyor, ona sesleniyor ve kendisine dokunmasını istiyor. O da iman etmeli, yoksa karşılaşma devam edemez, ekmek bölünemez ve Rab’bin bildirdiği barışı kimse tam olarak yaşayamaz. Tomas itaat ediyor ve Rab’bin böğrüne dokunarak güçle yeni imanını ilan ediyor, bu iman yüreğinde değişiklik meydana getiriyor ve o şöyle haykırıyor: “Rab’bim ve Allah’ım!”. İmanı gerçek, doğru ama ödül hak etmiyor.

Ödülü, Rab’bin dirilişini görmeden ve dokunmadan inananlar ve buna sevinenler alacaktır. Ödülü biz de alacağız. Biz İsa’yı ne gördük ne de O’na dokunduk, ama O’na iman ediyoruz, O’na güveniyoruz, O’na itaat etmek istiyoruz. Bu sebepten barışını yaşıyoruz ve Ruhunu alıyoruz. Ruhu sayesinde günahlarımızın affını tecrübe ediyoruz. Günahlar bizi Allah’tan uzaklaştırıyor ve O’nu bir düşman gibi, bizden imkânsızı isteyen biri gibi görmemize sebep oluyorlardı. İsa sayesinde içimize giren Ruh, Baba’nın sevgisinin görmemize sebep oluyor, sevildiğimizi anlıyor ve hissediyoruz, bizi güvenli birinin desteklediğini, koruduğunu, rehberlik ettiğini, kurtardığını hissediyoruz.

Petrus’un gölgesi ve Tomas’ın imanı bu hafta boyunca yanımızda olacaktır. İsa’nın yaşamımızın Allah’ı ve Rab’bi olduğuna inanıyoruz ve bu sebepten O’nun hizmetkârları ve vekili olanlara yaklaşıyoruz, onlar sayesinde Baba’nın merhametini elde ediyoruz. Allah’ın her armağanının amacı şudur: Biz gerçekten günahkârız, hastalıklarımız da günahlarımızın sonucudur. Bir şekilde, Baba’nın armağanı olan İsa’ya yaklaşıyorsak günahımız yok oluyor, hastalıklar geçiyor ve iyileşiyoruz. O halde bugün Tomas’ın alçakgönüllülüğünü örnek alalım, hastalarını Petrus’a getirenleri de örnek alalım! O zaman Baba’nın büyük merhametini tecrübe edeceğiz!