ME
NU

OMELIE / Omelie TR

01 gen 2015
01/01/2015 - TANRI’NIN ANNESİ OLAN MERYEM’İN BAYRAMI

01/01/2015 - TANRI’NIN ANNESİ OLAN MERYEM’İN BAYRAMI

1. Okuma Sayılar 6,22-27 * Mezmur 66 * 2.Okuma Gal 4,4-7* İncil Lk 2,16-21

Yeni yıla başlamak için önemli olan şeyler nelerdir? Buna cevap vermek zordur, ama ilk önce güvenimiz var, çünkü yeni yıla başlamamızda Tanrı bizi takdis ediyor. O, asırlar boyunca, ilk Antlaşmadaki kahinlerin sesleri ile yankılanan kutsama ile sonra da İsa’nın yolladığı Çobanların, aynı ya da farklı sözlerle devam ettiği ve O’nun sevgisi ile tamamlandığı o kutsama ile bizi takdis ediyor. “Rab yüzünün nuru ile sizi aydınlatsın ve lütfunu size bağışlasın! Rab size yüzünü göstersin! Barış ve huzur versin!”: Bunlar, basit fakat hayat dolu; sonsuz, tam ve kutsal bir hayat ile dolu, sözlerdir. Bundan daha önemli şey yoktur, daha çok isteyeceğimiz gereken şeyler de yoktur. Rab’bin bizimle olmasını, O’nun, bizi korumak ve barış ile doldurmak için, bize dikkatle bakmasını fark etmek, en çok istenebilen şeydir. Nitekim Tanrı ile derin bir ilişki içinde yaşadığımızda; birbirlerimizle olan karşılıklı ilişkilerimiz de arınıp sağlıklı, kardeşlik içinde ve sevinçle dolu oluyorlar. Aksine, Tanrı’sız; O’nun mevcudiyetinin bilincinde olmadan yaşarsak, O’nun farkına varamayacak kadar kör olursak, işte o zaman bizim birlik içinde yaşamamızda; ailede olsun, toplulukta olsun, sürekli bir savaş olacaktır. Biz bundan gelen sonuçları da çok iyi bilmekteyiz. Bunun için Tanrı’nın kutsamasını sevinçle kabul edelim: Onun meyve vereceğini bilmekteyiz. Tanrı’nın kutsamanın boşuna gitmesine izin vermeyeceğiz: Yüreğimizi, onu kabul etsin diye, minnettarlıkla açacağız. Nitekim barışımız - hem şahsi iç barış, hem de ailedeki ve topluluktaki barış - içimizde, bizim Tanrı ile olan sessiz ve sürekli ilişkimizde kökleniyor. Tanrı’nın huzurunda olmamı, O’ndan, dikkatle bakılmamı ve korunmamı bilip hatırlayınca, esenlik içindeyim, aynı zamanda da erkek kardeşin ya da kız kardeşin gereksinmelerinin ve acılarının farkına varmaktayım. Gerçek barış bu şekilde yoluna başlamaktadır.

Bugün, yeni yıla başlamak için, bu kutsamadan faydalanmaktayız. Bu kutsama, bir Ad’ı taşımaktadır; nitekim Tanrı, bizi belirsiz halde bırakmamaktadır. Bizleri aydınlatan Tanrı’nın yüzü, İsa adı taşımaktadır. İçimizde, bizi değiştirmek üzere, var olmak için gönderilmiş Tanrı’nın armağanı ve ışığı O’dur. Anne olan Meryem’in kollarından inerek bize ulaşan O’dur. Bugün, Meryem’e de, ona teşekkür etmek için bakıyoruz. O’na, hayal edemeyeceğimiz en güzel unvanla hitap etmekteyiz: “Tanrı’nın Annesi”. Meryem, Pavlus’un mektubunda konuştuğu ‘kadın’dır, o kadın ki “vakit tam olunca” Tanrı’nın Oğlunu; bizlere Tanrı’nın evladı hakkını kazandıran Tanrı’nın Oğlunu, dünyaya getirdi. O halde Meryem, Tanrı’nın Annesi’dir, aynı zamanda da Oğulun evlatlığında birleşmiş olan bizlerin de annesidir. Havari, Meryem hakkında başka hiçbir şey eklemiyor, çünkü söylediği şey, bizi hayretle doldurmak için, yeterlidir.

Peki, Tanrı’nın Annesi nasıl davranmaktadır? Buna İncil yazarı cevap veriyor; onun kendisi, Meryem’in o kadar sevinçli ve huzurlu davranışı hakkında konuşurken, hayret içindedir! Meryem çobanların kaba sesinin telaffuz ettiği sözleri dinlemektedir: Çobanlar, gece melekleri duydular ve kendilerine açıklanmış olanları tetkik etmeye ve doğrulamaya geldiler. Çobanların sesleri ve sözleri Meryem’in hafızında belirgin ve derince kalmaktadır; o, bu sözleri dokuz ay önce karşıladığı meleğin sözlerine yaklaştırıyor. Bu sözleri hatırlamak, Meryem için, kolaydır, hatta onun için hatırlanması gereken başka şey de yoktur. Bu sözler, değerli olan tek sözlerdir: Sadece kendisi için değil, yukarıdan gelen bir ışığı bekleyen herkes için gerekli olan tek sözlerdir! Meryem bu sözleri kendi içinde hissederek birbirleriyle karşılaştırıyor, onları yaşamaya kendisini sunabilmesi için o sözleri anlamaya çalışıyor. Meryem, Çocuğun sünneti için gelen görevlileri de kabul ediyor: Çocuk, Tanrı’nın halkına aittir ve bu aitlik onun bedeninde işaretlenmiş olmalıdır. Sünnet, Çocuğu her yönden ve tamamen Tanrı’nın İbrahim ile kurduğu Antlaşmanın üyesi kılmaktadır ve de – ama bunu, şimdiye kadar, Meryem’in dışında hiç kimse bilmemektedir –Tanrı’nın Büyük Ataya vaat ettiği kutsama da – tüm uluslara olan kutsama - bu Çocuk’tur. İbrahim ve soyundan gelen herkes O’nu beklemektedir. Bunun için yıllar sonra İsa’nın kendisi Yahudiler’e şöyle söyleyecektir: “Babamız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi” (Yh 8,56). İbrahim’in sevincini bugün Meryem de paylaşmaktadır, bu sevinç, fakir ortamda Tanrı’nın Oğlunu kabul etmesinde, Meryem için destek ve ödül olmaktadır. Melek tarafından Çocuğa verilmiş ve şimdi açığa çıkan adın da, Çocuğu gören ve kabul eden herkes için, sevincin bir ilanıdır: “Tanrı kurtarır”. Adını telaffuz etmek gerçek iyi haber oldu, gerçek iyi haber olacaktır, bu adın dudaklarında çiçek açmaya izin veren herkes, içerisinde bir yeniliği; sadelikte, sevgide ve gerçekte olan bir gelişimi tecrübe edecektir. Çocuklar bile bunu yapmayı bilmektedirler ve bizler onlardan öğreneceğiz. Olgun kişiler olan bizler İsa adını telaffuz etmeyi sık sık beceremiyoruz, çünkü kibir ve kendimizi beğenmişliğimiz bizi engelliyor. Bu adı, Meryem’in sesinden duyacağız: Bütün insanların arasında sadece o, bu adı, egoizm ve yersiz beklentileri olmadan telaffuz etti.- İsa, sen bugün başladığımız bütün yıl için kutsamasın, yüreğimizin ve ailelerimizin en derin barışısın ve bütün dünya için de, barışın kaynağısın!