ME
NU

OMELIE / Omelie TR

17 lug 2016
17/07/2016 - OLAĞAN DEVRESİ – 16. Pazar Günü - C

17/07/2016 - OLAĞAN DEVRESİ – 16. Pazar Günü - C

 

  1. 1. Okuma Yar 18,1-10 * Mezmur 14 * 2. Okuma Kol 1,24-28 * İncil Lk 10,38-42

MEDİTASYON

 

İbrahim kendi çadırın yanından geçen üç yolcuyu davet edip kabul ederek, Tanrı’nın kendisini davet edip kabul etti. İbrahim bunu bilmiyordu. Tanımadığı üç yolcu için Tanrı’ya layık olan bir çömertlik, bir sevinç, bir sevgi ile elinden geleni yaptı. O yolcuları konuk ederek, Tanrı’nın kendisini konuk etmiş olacağını bilmiyordu, fakat bunu bilmiş olarak davrandı. Sonra büyük sürprizle kendisinin, Tanrı’nın huzurunda bulunduğunu ve O’nunla samimiyet ve dostluk içinde kalabildiğini anladı. Tanrı da ona, İbrahim’in önce çok arzu ettiği fakat artık beklemediği tanrısal bir söz verir: “Gelecek sene bu mevsimde karın Sara’nın bir oğlu olacaktır”. Hayır, insan düşüncesine göre, artık bu mümkün değildi. Gerçekten bu vaat Tanrı’ya layıktır. İbrahim’in eli açık ve özen gösteren misafirperviliği güzeldir. Ancak o misafirlerin, daha doğrusu o Misafirin, İbrahim’in suduğu hizmetleri kabul ettiği sabır ve alçakgönüllülük çok daha güzeldir. Gerçekten öyledir; Tanrı, O’nun için bir şey yapmaya çalıştığımızda bize bakmaktadır. Aslında O’nun için ne yapabiliriz? Yapabildiğimiz her şey küçücüktür, O’na yaramaz, fakat yaptığımız şey aracılığıyla O’na olan sevgimizi gösterdiğimizi görmekten sevinir.

İbrahim’in cömert misafirperverliği bu günkü İncil metni ile denk gelmektedir. Bu metinde görürüz ki, Beytanya’da oturan iki kız kardeşin, İsa’yı ve şakirtlerini kendi evinde konut etmek için hazırlık yaparlar; onlar doğmak üzere olan Kiliseyi kendi evinde konut ederler. Kızkardeşlerin tüm dikkati İsa’ya yöneliktir, fakat şakirtleri de misafirperverliklerinden faydalanırlar ve orada olup bitenlerinin tanıkları olurlar. ‘Ev sahibi’ anlamında adı olan Marta, Yahuda’nın çölünden gelen grubu evine kabul etmeye karar verir. Herkesin yorgunluğunu, susuzluğunu, dinlenmeye ihtiyacını anlayabiliriz. İsa ise bu durumda da öğretmekten vazgeçmez. O, herkesin Tanrı’yı daha iyi tanımaya ihtiyacı olduğunu görür; bu cahillikten, acıları, düzensizliği ve her tür korkuyu doğuran davranışlar ve düşünme tarzları gelir. İsa için fiziksel açlık ve susuzluk ikinci sırada gelir. O, kendisine gelen tüm insanların ruhsal yorgunluğunu, açlığını ve susuzluğunu görür. Bunun için iki kız kardeşinin evinde öğretmeye devam eder. O’nun sözleri ışık ve zenginlikler, o ev için özel armağanlardır. Küçük kız kardeş Meryem, bunu farkeder ve birçok günahkarın ve vergi görevlisinin de, İsa’nın sözlerine susadığı gibi, O’nun hiçbir sözünü kaçırmak istemez. Misafirleri davet eden ev sahibi olan Marta ise dinlemez, hatta, sadece İsa’nın dikkatini kendi üzerine çekmek için O’na yaklaşır ve İsa’nın sözünü keser. Marta o anda “işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi”; herkesin, bunu fark etmesini kendisiyle ilgilenmesini istiyordu. Marta’nın gelip konuşması oradakilerin İsa’yı dinlemesine engel olur; evet, Marta kendi telaşı ile engel olmuştur. Hiç kimse ses çıkarmaz, ancak İsa onu susturur gibi ve ona şu karşılığı verir: Bizzat suçladığı ve şikayet ettiği kiz kardeşi Meryem’in, tüm Kilise için gelecekte de, örnek olduğunu söyler.

Evet, Marta yemek ve hizmet işleriyle ilgilenerek İbrahim’in yaptığını yapar, fakat İsa’yı gerçekten sevmez. Marta misafirin bedenini kabul eder ama canını kabul etmez; yani ruhsallık yerine sadece insanın fiziksel mevcudiyetini kabul eder. İsa kendini Marta tarafından ne ruhsal yönünden takdir edilmiş ve sevilmiş olarak, ne de Tanrı’nın Oğlu olarak kabul edilmiş hissedebilir. Sanki Marta maddi şeyler için uğraşıp yorularak kendini büyük yapmak istemiş gibi, ama beslenilmeyi kabul ederek kendisini küçük yapmayı bilmez. Rab İsa ona der ki, kız kardeşine bak, ondan gerçek bilgeliği öğren.

Gerçek bilgelik Tanrı’nınkidir. Bu yüzden dikkatlice O’nu dinleyerek bilgelikli olabiliriz. Bunun için Pavlus da, Tanrı’nın Sözünü yaymak, bildirmek için tüm fırsatları yakalamak ister; hiçkimse bu besinden, bu hayat ekmeğinden yoksun kalmasını istemez. Tanrı’nın Sözü de, “yüceliğe kavuşma ümidini veren Mesih”tir. Pavlus “herkesi uyarak ve herkesi tüm bilgelikle eğiterek”, Mesih’i bildirir. Bu görevi yerine getirmek amacıyla Pavlus acı çekmeye hazırdır, çünkü biliyor ki, İncil’in her havarisi Rab’bin çektiği acılarına katılmalıdır. Bedende, yani havarinin fizik yaşamında Mesih’in Kilise uğruna çektiği acılar tamamlanmalıdır. Çünkü Kiliseyi inşa eden, onu Tanrı’nın yüceliği” kılan, yani onu Baba’nın sevgisinin belirtisi olan, bunlardır. Biz maddi şeylerle değil, Tanrı’nın Egemenliğinin gelişiyle ilgilendiğimizde, kurtaran Sözü dinlediğimizde ve başkalarının bunu yapmasına yardımcı olduğumuzda bilgelikliyiz. İlk olarak O’nu yüreğimize kabul ettiğimizde ve sevgisi uğruna her şeyi yapmadan önce O’nu dinlediğimizde gerçekten Tanrı’yı yüceltmiş oluruz. Dinledikten sonra, en doğru şeyi yapacağız, yani O’nun kendisinin bizden dilediğini yapacağız.

OKUMALAR

 

1. Okuma Yar 18, 1-10


İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken, RAB kendisine göründü. İbrahim karşısında üç adamın durduğunu gördü. Onları görür görmez karşılamaya koştu. Yere kapanarak birine, "Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma" dedi, "Biraz su getirteyim, ayaklarınızı yıkayın. Şu ağacın altında dinlenin. Madem kulunuza konuk geldiniz, bırakın size yiyecek bir şeyler getireyim. Biraz dinlendikten sonra yolunuza devam edersiniz." Adamlar, "Peki, dediğin gibi olsun" dediler. İbrahim hemen çadıra, Sara'nın yanına gitti. Ona, "Hemen üç sea ince un al, yoğurup pide yap" dedi. Ardından sığırlara koştu. Körpe ve besili bir buzağı seçip uşağına verdi. Uşak buzağıyı hemen hazırladı. İbrahim hazırlanan buzağıyı yoğurt ve sütle birlikte götürüp konuklarının önüne koydu. Onlar yerken, o da yanlarında, ağacın altında bekledi.

Konuklar, "Karın Sara nerede?" diye sordular. İbrahim, "Çadırda" diye yanıtladı. RAB, "Gelecek yıl bu zaman kesinlikle yanına döneceğim" dedi, "O zaman karın Sara'nın bir oğlu olacak." Sara RAB'bin arkasında, çadırın girişinde durmuş, dinliyordu. 

 

Mezmur 14


Ya RAB, çadırına kim konuk olabilir?

Kutsal dağında kim oturabilir?

    2 Kusursuz yaşam süren, adil davranan,

Yürekten gerçeği söyleyen.

    3 İftira etmez,

Dostuna zarar vermez,

Komşusuna kara çalmaz böylesi.

    4 Aşağılık insanları hor görür,

Ama RAB'den korkanlara saygı duyar.

Kendi zararına ant içse bile, dönmez andından.

    5 Parasını faize vermez,

Suçsuza karşı rüşvet almaz.

Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.


2. Okuma Kol 1, 24-28


Sizin için acı çektiğime şimdi seviniyorum. Mesih'in, kendi bedeni olan inanlılar topluluğu uğruna çektiği sıkıntılardan eksik kalanlarını kendi bedenimde tamamlıyorum. Tanrı'nın sizin yararınıza bana verdiği görevle inanlılar topluluğunun hizmetkârı oldum. Görevim, Tanrı sözünü, yani geçmiş çağlardan ve kuşaklardan gizlenmiş, ama şimdi O'nun kutsallarına açıklanmış olan sırrı her yerde duyurmaktır. Tanrı, kendi kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi. Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizde bulunuyor. Bu da size yüceliğe kavuşma ümidini veriyor. Her insanı Mesih'te yetkinleşmiş olarak Tanrı'ya sunmak için herkesi uyararak ve herkesi tüm bilgelikle eğiterek Mesih'i tanıtıyoruz.


İncil Lk 10, 38-42


İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. Marta adında bir kadın İsa'yı evinde konuk etti. Marta'nın Meryem adındaki kızkardeşi, Rab'bin ayakları dibine oturmuş O'nun konuşmasını dinliyordu. Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi. İsa'nın yanına gelerek, «Rab» dedi, «kardeşimin beni hizmet işlerinde yalnız bırakmasına aldırmıyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin». Rab ona şu karşılığı verdi: «Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun. Oysa gerekli olan tek bir şey var. Meryem iyi olanı seçmiştir ve bu kendisinden alınmayacaktır».