ME
NU

OMELIE / Omelie TR

19 nov 2017
19/11/2017 - OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü - A

19/11/2017 - OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü - A

1.Okuma Özd. 31,10-13.19-20.30-31 Mezmur 127 2.Okuma 1Sel 5,1-6 İncil Mt 25,14-30

Bugün okuduğumuz Özdeyişler Kitabinin metni şöyle başlar: Erdemli kadını kim bulabilir?”. İlk bakışta bu soruyu soran kişi, olumsuz bir cevap beklemektedir, yani hiç bir erdemli kadının var olmadığı yönünde çıkarımlar yapmaktadır. Ama işin aslı bu değildir. Yazar aslında böyle bir kadını tanımakta ve onu tasvir etmektedir. Erdemli kadın var:“Rab’den korkan kadın”dır! Böyle bir kadında Allah’ın gücü, bilgeliği, zorluklarda olsa bile değişmeyen sevgisi görünür. Erdemli kadın zaman kaybetmeden çalışmakla kalmayıp acı çeken ve yoksul ile ilgilenir. O, her anda bizim için düşünen ve herkesin ihtiyaçlarını gören Allah’a benzer. Böyle bir kadın erkekler için de örnektir. Allah tarafından işletilmek üzere verilen yeteneklerin, Allah yolunda kullanılabilmesine dair herkes için bir örnektir.

Allah herkese birer armağan ve yetenek emanet eder; O’nun arzularını gerçekleştirmemizi, Onunla birlikte çalışmamızı bekler. Bugünkü benzetmeyi dinleyince anlıyoruz ki O, sahip olduğumuz yeteneklerden fazlasını istemez, beklemez. O bizlerle yetinir. Ancak Onun için çalışmamızdan ve sonra O’na her şeyi, hem O’ndan aldığımız talantı-armağanı hem de bununla kazandıklarımızı, teslim etmemizden ötürü sevinir ve bunu takdir eder. İlk iki uşak böyle davrandılar. Yolculuğa çıkan patron, hatırasının, kalplerinde ve akıllarında kaldığını gördü. Onlar, patronun uşakları olmaya devam edip, onun mallarıyla ilgilendiler. Sonunda patron gelince hala iyi, güvenli ve sadık uşak olarak huzuruna çıkarlar.

Üçüncü uşak ise böyle değildir. O, patronu için hiç bir şeyi yapmamış, zamanını ve enerjisini sadece kendisi için kullanmıştır. Patronunu unuttuktan sonra onu suçlayarak ve kınayarak huzuruna çıkar. Böyle bir uşak ne sadık ne güvenli ne de iyidir. O evde kalmaya ve ordaki mallardan faydanlamaya layık değildir. “Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin!” O halde o on talantı patron almadı mı? Onları kazanan uşağa mı bıraktı? Evet, öyle. Kendi patronu için çalışan, aslında kendisi için çalışmış oldu çünkü patron ona her şeyi bırakmıştı! Rabbimiz ve Babamız için hizmetimizi böyle görmek, harikadır! Yaptığımız ve ileride yapacağımız her şey, Onun için yaparız, ancak sonuçta bundan faydalanan, yine bizler kendimiziz! Ürün yararımıza, büyümemize, mutluluğumuza, şerefimizedir.

Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak”. İsa’nın bu son cümlesi ilk bakışta bizi şaşırtabilir. Sen bu çümleyi nasıl anlıyorsun? Ben şu şekilde anlıyorum: Kimde İsa varsa, kim yüreğinde O’nu taşır ve O’na hayatını sunduysa, kendisine bilgelik, ışık, güç, sevgi, sabır verilecektir. Kimde İsa arzusu varsa, ona Allah’ın Hükümdarlığının yararına sorumluluk verilecek, onu Kilise’de görevlendirecektir. Kendi programları ve kararlarında İsa’yı göz önünde tutanlara Baba onur verecektir. Kimde İsa sevgisi yoksa, onun sahip olmayı düşündüğü her şey ona hiçbir yönden faydalı olmayacaktır. İsa...! O’ndan başka hiçbir şey yaşamımız için önemli, faydalı ve güvenli değildir.

Aziz Pavlus da bizlere, İsa’yı seven herkesin yüreğinde yaşam ışığının daima var olduğunu ve asla eksik olmayacağını açıklıyor. Karanlık anlarında, dünya seni çok acı çektirdiği zaman, senin İsa’yı sevdiğinden ve izlediğinden dolayı, diğer insanlar için de birer ışık olursun. Böylece yüreğinde de huzur, cesaret ve ümit etme gücü eksilmeyecektir. Birçok insanı teselli edecek ve yönü şaşırmış olanlar için ise bir dayanak noktası olacaksın.

O zaman “Erdemli kadını kim bulabilir?” sorusuna şu yanıtı verebiliriz: “İsa’yı seven kadın erdermli, güçlü, sağlamdır”. Aynı şekilde, İsa’yı seven erkek hiçbir şeyden dolayı yenilmeyecek, hiç kimse onu çökertemeyecek, cesaretini kıramayacaktır. O ise, İsa’nın taşıdığı yükü, yani dünyanın günahının yükünü taşıyabilecektir.

Kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak”; daima bunu hatırlayarak İsa’nın benimle ve bende olması için O’nun yanında kalacağım; hiçbir eksiğim olmayacaktır!

OKUMALAR

1.Okuma Özd. 31,10-13.19-20.30-31

Erdemli kadını kim bulabilir? Onun değeri mücevherden çok üstündür.

Kocası ona yürekten güvenir ve kazancı eksilmez.

Kadın ona kötülükle değil, yaşamı boyunca iyilikle karşılık verir.

Yün, keten bulur, zevkle elleriyle işler. Eliyle örekeyi tutar, avcunda iği tutar.

Mazluma kollarını açar, yoksula elini uzatır.

Çekicilik aldatıcı, güzellik boştur; ama RAB'be saygılı kadın övülmeye layıktır.

Ellerinin hak ettiğini verin kendisine, yaptıkları için kent kurulunda övülsün.

Mezmur 127

Ne mutlu RAB'den korkana, O'nun yolunda yürüyene!

Emeğinin ürününü yiyeceksin, mutlu ve başarılı olacaksın.

     Eşin evinde verimli bir asma gibi olacak; cocukların zeytin filizleri gibi sofranın çevresinde.

İşte RAB'den korkan kişi böyle kutsanacak.

RAB seni Siyon'dan kutsasın! Çocuklarının çocuklarını göresin!

2.Okuma 1Sel 5,1-6

Kardeşler, bu olayların zaman ve tarihlerine dair size yazmaya gerek yoktur. Çünkü siz de çok iyi bilirsiniz ki, Rab'bin günü, gece hırsız nasıl gelirse öyle gelecektir. İnsanlar, «Her şey esenlik ve güvenlikte» dedikleri bir anda, gebe kadının sancılarının aniden bastırması gibi, ani bir yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar. Ama kardeşler, siz karanlıkta değilsiniz ki, o gün sizi hırsız gibi yakalasın. Siz hepiniz ışığın oğulları, gündüzün oğullarısınız. Geceye ya da karanlığa ait değiliz. Öyleyse başkaları gibi uyumayalım, ayık ve uyanık olalım.

İncil Mt 25,14-30

Mesih İsa, gelişi konusunda şu örneği verdi: “Göksel Egemenlik, yolculuğa çıkmak üzere olan bir adamın kölelerini çağırıp malını onlara emanet etmesine benzer. Adam, her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki, birine de bir talant vererek yola çıkmış. Beş talant alan, hemen gidip bu parayı işletmiş ve beş talant daha kazanmış. İki talant alan da iki talant daha kazanmış. Bir talant alan ise gidip toprağı kazmış ve efendisinin parasını saklamış.
Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi dönmüş, onlarla hesaplaşmaya oturmuş. Beş talant almış olan gelip beş talant daha getirmiş, `Efendimiz' demiş, `bana beş talant emanet etmiştin; bak, beş talant daha kazandım.' Efendisi ona, `Aferin, iyi ve güvenilir köle!' demiş. `Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl'! İki talant almış olan da gelmiş, `Efendimiz' demiş, `bana iki talant emanet etmiştin; bak, iki talant daha kazandım.' Efendisi ona, `Aferin, iyi ve güvenilir köle!' demiş. `Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl'! Sonra bir talant almış olan gelmiş, `Efendimiz' demiş, `senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin. Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. İşte, al paranı'! Efendisi ona şu karşılığı vermiş: `Kötü ve tembel köle! Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi biliyordun ha? Öyleyse paramı faizcilere vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım... Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin! Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak. Şu yararsız köleyi dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır”.