ME
NU

OMELIE / Omelie TR

10 feb 2013
10/02/2013 - OLAĞAN DEVRE - 5. Pazar Günü – C

10/02/2013 - OLAĞAN DEVRE - 5. Pazar Günü – C -

1.Okuma Yeş 6,1-2.3-8 * Mezmur 137 * 2.Okuma 1Kor 15,1-11 * İncil Lk 5,1-11

Bugün tüm okumalar bize Allah’ın çağrısından söz etmekteler: Yeşaya, Allah’ın onunla karşılaşmasını ve yaşamını kendisi için harcamasını istemesini anlatıyor; Luka ise İsa’nın ilk Havarilerini çağırmasını hatırlatıyor; aziz Pavlus da Korintlilere mektupta kendi çağrısına değiniyor: Allah tarafından konuşma görevini aldığı için, onu dinleyenin, insan sesini değil de, Allah’ın isteğini dinlemiş olduğunu anlatıyor!

Şimdi benim de çağrımı anlatmam gerekirdi: Nitekim Allah’ın Sözünü ilan eden herkes, Allah’ın kendilerine bu görevi verdiğine değinmeleri gerekir. Kim Allah’ın adına konuşma sorumluluğunu almayı hayal edebilir? Bu sözü telaffuz etmeye kim layık olabilir?

Yeşaya peygamber, “Kutsal, kutsal, kutsal” diye seslenen Serafimlerden korkuyor: O, günahları sebebiyle, kendini Allah’a övgüleri dinlemeye layık hissetmiyor bile. Serafimlerden biri kızgın bir kor ile ağzına dokunuyor ve dudaklarını arındırıyor: Şimdi o, Allah’ın sözlerini telaffuz edebilir ve kendini sunuyor: “İşte, beni gönder!”.

Şimdi İncil metnine bakalım. İsa’nın, şakirtlerini aradığı ortam çok daha değişik! Yeruşalim’in kutsal mabedinde değiliz artık, göldeyiz, zor, yorucu bir işin ortamındayız. İsa bir kayığın üzerinden kalabalığı eğitiyor, sonra da mucizevî bir balık avı ile kayığı O’na verene teşekkür ediyor. Bu şekilde kayığın sahibi, İsa’nın sözünün canlı olduğunu anlıyor: İsa’nın sözü, Allah’ın yaratıkları üzerinde oriteye sahip olan bir Sözdür! Simon, İsa’nın diğerleri gibi bir insan olmadığını fark ediyor: O’nda Allah’ın kendisi var; Simon O’nun önünde olmaya layık olmadığını hissediyor, aynen peygamber Yeşaya’nın da meleklerinin seslerini hissetmeye layık olmadığını hissettiği gibi. Bu havari sadece kendini buna layık görmemekle kalmıyor, günahkâr olduğunu da itiraf ediyor. Günahı sebebiyle O’nun önünde huzurlu bir şekilde kalamaz. Kim günaha çare bulabilir? İsa, Simon’un bildirisi karşısında şaşırmıyor, tersine. Simon’un alçakgönüllülüğü İsa’nın, onu hükümdarlığına uygun görmesini sağlıyor ve ona bunu teklif ediyor. Artık günahın sonuçları yok, önemi yok, çünkü Simon’un yüreğine İsa’ya sevgi girdi. İsa’ya olan sevgi günahın her etkisini siliyor; kim İsa’yı seviyorsa, Allah’ın yüreğine varmıştır! “Bundan sonra balık yerine insanlar tutacaksın”: Geçmiş hayatı nasıldı, artık önemsiz. İsa ile karşılaşma, O’nun Allah olduğunu anlama, O’na itaat etmek, bütün bunlar Simon Petrus’u yeni bir insan yaptı. Şimdi o, kayığını, ağını ve balıklarını unutabilir. Arık İsa haricinde hiçbir şeyin önemi yok! Artık ancak ve ancak İsa’nın söyleyeceğini, yapacağını ve soracağını önemlidir.

Durum Pavlus için de aynen Petrus gibi! Pavlus için de İsa’dan daha önemli biri yok ve adını herkese bildirmekten daha önemli bir görev yok. O sadece günahkar değildi, o İsa’nın düşmanıydı, şakirtlerini zulüm ediyordu. O, tüm yaşamını Rab ile ilgili her şeyi ilan etmek için harcıyor, bundan utanmıyor, korkmuyor ve bunun için tüm gücünü kullanıyor. O, “İncil’i” ilan ediyor, yani Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilmesiyle ilgili her şeyi Kutsal Yazılara değinerek ilan ediyor. Pavlus İsa’nın, tüm yaşamını doldurmaya layık olduğunu görüyor, aynen Petrus’un, Andreya’nın, Yuhanna’nın ve Yakup’un İsa’ya yaşamlarını tamamen adadıkları gibi.

Bugün biz de İsa’nın tüm yaşamımızı yönetmeye layık olduğunu anlıyoruz. Yaşamım İsa’ya ait olmalı, senin yaşamın da O’na bağlı olmalı, sadece azıcık değil, tamamıyla. Eğer İsa’yı sadece günde birkaç dakika veya haftada bir iki saat hatırlamakla yetiniyorsan, O’nunla dalga geçiyorsun ve kısa bir müddet sonra O’nu inkar edeceksin. Tüm yaşamın O’na bağlı olmalı, tüm düşüncelerin, şefkatin, hafızan, boş ve dolu zamanın O’nunla olmalı. Eğer O, düşüncelerinin ve arzularının en başında gelmiyorsa, O’na ait değilsin, yaşamın Göklerin Hükümdarlığına gereksiz olacaktır, sen de mutsuz olacaksın ve hayal kırıklığına uğrayacaksın. Belki para kazanabileceksin, şakalaşabileceksin, birinin veya birçok kişinin egoizmini tatmin edeceksin, ama kendinden hayal kırıklığına uğrayacaksın. Allah’ın Yeşaya peygamber için kim olduğunu hatırla, İsa’nın Petrus ve Pavlus için kim olduğunu iyice düşün.

Ne zaman ki O benim için her şey olacaktır, o zaman sevinçli, mutlu olacağım, bundan büyük sevinç de olmayacaktır.

“Putlara değil, sana ilahiler söylemek istiyorum, kutsal mabedine doğru diz çöküyorum!”.