ME
NU

OMELIE / Omelie TR

29 ott 2017
29/10/2017 - OLAĞAN DEVRE - 30. Pazar Günü – A 

29/10/2017 - OLAĞAN DEVRE - 30. Pazar Günü – A 

1.Okuma Çıkış 22,20-26* Mezmur 18 * 2.Okuma 1Selaniklilere 1,5-10 * İncil Mt 22,34-40

 

Sona eren bu ayda Kilise, özellikle İsa’yı hala tanımayanlar için dua etmektedir. Bunun için bugün Aziz Pavlus’un Selaniklilere yaptığı övgüyü tekrar okumak güzeldir. Bunlar, başka şehirlerde de Rab İsa’yı tanıtmak için çabaladılar ve de buna uygun şekilde yaşamaya da başladılar. Bu şekilde paganlar ile onların arasındaki farklılık, belli ve herkesten tarafından fark edildi. Hayatları, sözlerini inanılabilir kılıyordu, bu şekilde de: “Allah’a olan imanınızın haberi her yere ulaşmıştır. Artık bizim bir şey söylememize gerek kalmadı”. Bu, gerçek misyoner yöntemi; yeni müjdeleme ile ülkemize ve kentlerimize, yani halklarımıza ulaşmak için izlenmesi gereken o misyoner yöntemidir.

Kendi kendimizi sorgulayabiliriz: O Hıristiyanlar hayatlarını nasıl sürüyordu? Bunu hayal etmek, kolaydır: Onlar, İsa’nın bugün bize hitap edilen sözlerini ciddiye aldılar. Bu sözler; Ferisilerden birine, yasanın bir yorumcusuna verilen sözlerdir. Bu Ferisi; kendi grubundan görevlendirilmiş olarak, tuzağa düşüren bir soru ile Rab’bi zorluğa sokmak istedi. – Bilinen şeydir ki Ferisiler, emirlere itaat ile belirlenmektedirler; onlar, emirlerin tek birisini bile görmezlikten gelmeyi istemiyorlardı. Fakat eğer biri emirleri vereni unutarak, yani O’nun Baba sevgisine dikkat etmeden emirlerini uygularsa, bu kişi bir canavara dönüşme risksine girer. Senin de bir Ferisi olup olmadığını bilmek ister misin? Eğer emirleri titizlikle uygulamandan, itaatli olmandan sevinç duyursan, Ferisilere benzemeye başlamaktasın. O zaman Allah’ın senin düşüncelerinde, konuşmanda, davranışlarında görmek istediği sevgi yüreğinde yok olacaktır. Gerçekten de Allah, tam da sende sevgi arttırsın diye ve tam da sevgi diğer insanlarla olan ilişkilerinin hiç birisinden dışlanmasın diye emirleri vermiş oldu -.

Ve işte Ferisi İsa’yı tam da emirler hakkında sorgulanıyor: Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisi?” Gerçekten bu, bir tuzaktır. Nitekim Ferisinin aklında bütün emirler Allah’ındır, bunun için onların önemi eşittir. Eğer İsa bir emri ötekilerine üstünde koyarsa, Allah’ın bazı sözlerinin az öneminin olduğunu öğrettiğinden suçlanabilirdi.

İsa emirleri tanımaktadır, fakat O’nun dikkati Baba’ya yönelmiştir. O, Baba’yı sever; Baba, tek sevgisidir. O, hayatımızın Baba’dan geldiğini bilmektedir. Baba’yı sevmeden emirlerini uygulamanın anlamsız olduğunu da bilmektedir. Peder’i sevmezsen, zaten, emirlerini uygulamayı bilemezsin yani onları dünyayı sevgi ile kaplamak üzere sevgi eylemleri olarak yaşamazsın. İsa, sevgi ve hayranlıkla Baba’ya bakarak huzurlu ve emin bir şekilde cevap veriyor: “Seveceksin...” Bu; her emrin temeli, konusu, amacı, gücü, hayatıdır. Ferisiler büyük olasılıkla bunu aynı önemi sayılan altı yüz on üç emirlerin sırasında içeremediler bile.

“Seveceksin...”: Bu söz, İsa’nın ağzından çıkarak, yeni bir tadı, yeni bir gücü kazanıyor. Bir emir görünmüyor bile! “Seveceksin...”: sevinçli bir yol, bir yürüyüş görünüyor; evet, yokuşlu bir yoldur, bu, fakat emin, şüphesiz bir yol. “Seveceksin”: Bu Söz, seni kimin kollarına atacaktır? İlk önce “Allah olan Rab’binin” kollarına. Rab Kendisini sevmene izin veren olarak, seninle karşılaşmaya ve seni öpmeye ihtiyacı olan olarak görünüyor. Hayatın, orada, bu kucaklaşmada durabilirdi. Hayatın orada tam, mükemmel, gerçekleşmiş, sabit, sade bile olmaktadır. İsa, ve O’nunla birlikte bütün Allah’ın Sözü, o sevginin bölünmemiş, tek bir bütün, devamlı olduğunu öngörmektedir. Bunun için Allah’ın sevgisinin etkisini tanımlamaya devam ediyor. Bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla”:Yani sevginin yetkisi; her şey ile, emirlere dikkat ile de ilgilenen bir yetkidir. Başka bir şey için hiçbir şey kalmaz. “Seveceksin...”! Fakat İsa, senin “bütün yüreğinle” sevmeye çalıştığın o Allah’ın seninle önceden karşıladığını ve seni sevdiğini; bunu da başka yüreklerle, “komşularının” yürekleriyle hayatını sardırarak yaptığını bilmektedir. Bu demek ki sen tam bu “komşun” için kendini harcadığın zaman Allah’ı gerçekten ve tamamıyla sevmiş olacaksın. Nitekim Kutsal Yazılarda bulunan Allah’ın Sözü, Allah’ın sevgisini senin komşuna yönelmiş halde görmektedir. Bugünkü ilk okuma, bununla ilgili bir örnek vermektedir: Yoksulların “bana feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim”. Senin yüreğinin tamamıyla Allah’a bağışlanmış olduğu halde, sen de O’nunla birlikte yabancının, öksüzün, dul kadının, adaletsizliği çekenin, abasız kalanın feryadını duyacaksın. O halde “Seveceksin” en büyük emir, hatta tek emirdir. Bütün diğer emirler, sadece senin sevmenin somut şekilleri olacaklar.

Bu şekilde İsa’yı dinleyenin hayatı, bu dünyada bir yenilik olacaktır: Gerçekten sevinçle verilmiş ve sevincin kaynağı olan iyi bir haberin duyurması olacaktır; “İncil” olacaktır!

 

OKUMALAR

 

1.Okuma: Çıkış 22,20-26

 

"RAB'den başka bir ilaha kurban kesen ölüm cezasına çarptırılacaktır.

"Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız.

"Dul ve öksüz hakkı yemeyeceksiniz.

Yerseniz, bana feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim.

Öfkem alevlenir, sizi kılıçtan geçirtirim. Kadınlarınız dul, çocuklarınız öksüz kalır.

"Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz.

Komşunuzun abasını rehin alırsanız, gün batmadan geri vereceksiniz.

 

Mezmur 18

 

RAB benim kayam, sığınağım, kurtarıcımdır,

Tanrım, kayam, sığınacak yerimdir,

Kalkanım, güçlü kurtarıcım, korunağımdır!

Övgüye değer RAB'be seslenir,

Kurtulurum düşmanlarımdan.

RAB yaşıyor! Kayama övgüler olsun!

Yücelsin kurtarıcım Tanrı!

RAB kralını büyük zaferlere ulaştırır,

Meshettiği krala, Davut'a ve soyuna

Sonsuza dek sevgi gösterir.

 

2.Okuma: Aziz Pavlus’un Selaniklilere 1. Mektubundan 1,5-10

 

Biz aranızdayken sizin yararınıza nasıl yaşadığımızı bilirsiniz.
Siz de büyük sıkıntılara rağmen, Kutsal Ruh'un verdiği sevinçle Tanrı sözünü kabul ederek bizi ve Rab'bi örnek aldınız. Böylece Makedonya ve Ahaya'daki bütün imanlılara örnek oldunuz. Rab'bin sözü sizin aranızdan yayıldı. Tanrı'ya olan imanınızın haberi yalnız Makedonya ve Ahaya'ya değil, her yere ulaşmıştır. Artık bizim bir şey söylememize gerek kalmadı. Çünkü herkes bizi ne kadar iyi karşıladığınızı anlatıp duruyor. Yaşayan gerçek Tanrı'ya kulluk etmek, O'nun ölümden dirilttiği ve bizleri gelecek gazaptan kurtaran Oğlu İsa'nın göklerden gelişini beklemek üzere putlardan Tanrı'ya nasıl döndüğünüzü anlatıyorlar.

 

İncil: Matta 22,34-40

 

Ferisiler, İsa'nın Sadukileri susturduğunu duyunca bir araya toplandılar. Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı sınamak amacıyla O'na şunu sordu: «Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisi?»
İsa ona şu karşılığı verdi: «`Tanrın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev. İşte ilk ve en önemli buyruk budur. İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: `Komşunu kendin gibi sev. Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır.»