ME
NU

OMELIE / Omelie TR

30 lug 2017
30/07/2017 - OLAĞAN DEVRE -17. Pazar Günü – A

 30/07/2017 - OLAĞAN DEVRE -17. Pazar Günü – A

1.Okuma 1Krallar 3,5.7-12 * Mez 118/119 * 2.Okuma Rom 8,26-27 * İncil Mt 13,24-43


Süleyman’ın duası Allah’ı hoşnut etti. Süleyman, babasının yerine kral olduğunda genç idi ve gençliğinden dolayı kendinin Allah’ın halkına karşı emanet ettiği sorumluluk görevini yerine getirmek için yeterli olmadığını fark ediyordu. Bunun için alçakgönüllülükle dua ederek, kendi yetersizliğini tanıyarak ve onu itiraf ederek, Allah’a yöneliyor: “Ben henüz çocuk denecek bir yaşta, yöneticilik nedir bilmezken bu kulunu babam Davut'un yerine kral atadın. Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim”. Bu; kral ve başkalarına karşı sorumluluğu yaşayan bir kimse için gerçekten en uygun davranıştır. O, kendisini başkalarından üstün hissedemez, nitekim hizmetkar olarak atanmaktadır. Alçakgönüllülük, Rab’bi sevenin özelliği ve O’nun iyi yürekliliğini çeken davranıştır. Nitekim O’nu hoşnut edenler, küçük ve sade insanlardır. Bunun için Allah, Süleyman’a bilgelik ve ayırt etme yeteneğinin ötesinde onun istemediği şeyleri de, yani uzun ömrü de, zenginliği de sağlıyor.

Aziz Pavlus da Romalılara, Allah’ı gerçekten seven insanların hiçbir şeyden korkmamalarını söylüyor. Çünkü “Tanrı'nın, kendisini sevenlerle, amacına göre çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu bilir”. Her olay; sabırda, hizmette, sevgide, bunun için kutsallıkta da, büyümek ve gelişmek için fırsattır. Bu; Allah’ın Oğlunun, İsa’nın hayatında da oldu: O, hiçbir zaman başına geldiği hiçbir şeyden şikayet etmedi, hatta her anı, Allah’ın isteğini kendine açıklamak için kullandığı bir işaret olarak yaşıyordu. İsa, Allah’ın isteklerini keşfetmek için dikkatli idi, çünkü O’nu seviyordu, hiçbir zaman O’ndan şüphelenmeden O’nu seviyordu. İşte tam da bunun içindir ki İsa, gördüğü ya da haber aldığı her şeyi, gelecek Krallığı tanıtma ya da derinleştirme ödevi için – bu krallıkta O’nun Kendisi kral olarak atanmıştı - yararlı bir işaret olarak görüyordu. O; balıkçıların işini, değerli bir inciyi arayanı ve beklenmemiş şekilde bir hazineyi bulanı, Kendisinden önce Vaftizci Yahya’nın ilan ettiği Krallığın güzelliğini, değerliliğini, yöntemini de göstermek için faydalı haberler gibi kullanıyordu. Bu krallığı kim tecrübe eder? Cevap, hazineyi bulanın ve inciyi arayanın olayında bulunmaktadır. Tarlada hazineyi bulan, başkalarında bilinmeyen bir şeyi bulmaktadır. O tarla, belki çok değerli, belki de değersiz olabilir. O kişi, o tarlayı satın alabilmek için, bütün varlıklarından vazgeçip onları satıyor. Bu şekilde başkalarından hala bilinmeyen o hazineye sahip olacaktır. O tarla sınav yapanların gözlerinde değersiz olsa, kendisiyle alay edilmesinden korkmuyor; insanlardan çok istenildiği takdirde, bütün varlıklarından vazgeçmeye bile hazırdır. Göklerin Egemenliğine girmek, o kadar büyük bir sevinçtir ki, onun uğruna hem alaya alınma hem de yoksulluğa düşme riskine göğüs gerebilinir. O krallığının kralına itaat etmek; insana tatmin, doluluk, sevinç, hayat verebilen tek hazinedir. İsa, “tesadüfen”, beklenmemiş bir şekilde bulunabilir: Ya çünkü biri sana O’ndan söz etti ya da çünkü biri sana O’nun yüzünü gösterdi veya Sözünü işittirdi.

Başka biri ise, kendi mutluluğunu ve hayatın doluluğunu gayretle aramaktadır, ve de bunları sadece İsa ile karşılaştığında bulmaktadır. O’nunla kalabilmek ve O’nun sesine itaat edebilmek için o ana kadar yüreğini işgal eden her iyilikten ve her güzellikten vazgeçiyor. Hiçbir şey, eski rüyalar ve uzun zamanlardan beri arzulanmış hedefler dahil, İsa’nın bağışladığı sevincin yerini alamaz. İsa, gerçekten Allah’ın armağanıdır, yüreğimizin hiçbir zaman tanımadığı doluluktur. Her dönemdeki, dönemizdeki de şehitlerin tanıklığı buna emin bir ispattır.

Krallığını tanımlamak için İsa bir meseleyi daha ekliyor. O’nun Krallığı, iyi olsun kötü olsun herkesi toplayan bir krallıktır, tıpkı balıkçıların ağının her çeşit balıklarını topladığı gibi. Fakat sonra ayırt etme zamanı geliyor. Tıpkı balıkçıların bütün balıklardan yenebilir olanları seçtikleri gibi, “Çağın sonunda” aynen öyle olacaktır. “Melekler gelip kötü kişileri doğruların arasından ayıracaklar”: Bu işi, havariler bile değil, sadece Allah’ın melekleri yapabileceklerdir. Göklerin Egemenliği; burada, yeryüzündedir, ve de İsa’yı bulmuş ya da O’nu arayan olanların ve O’nu aramayanların, O’nu sevmeyenlerin, hatta O’nu belki reddedenlerin ya da O’nu inkar edenlerin arasında bulunan bir krallıktır. İsa’nın krallığında yaşamak; sabrı ve katlanmayı, iyiliği ve sevgiyi gerektirmektedir. İsa bize kolay, problemsiz bir hayatı vaat etmiyor. Bizler her durumda kendimizi İsa ile karşılaştırmalıyız. Allah’ın Kendisinin bize beslediği aynı sevgiye bizler de sahip olmalıyız: O bize katlanıp bizi bekler, yoksulluğumuzu görüp onda zenginlik eker. Bunun için Süleyman’ın duasını benimsemeye devam ediyoruz: “Ben henüz çocuk denecek bir yaşta, yöneticilik nedir bilmezken bu kulunu babam Davut'un yerine kral atandım. Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim”.

 

OKUMALAR


1.Okuma: 1Krallar 3,5.7-12


RAB Tanrı, Givon'da o gece rüyada Süleyman'a görünüp, "Sana ne vermemi istersin?" diye sordu.

Süleyman, "Kulun babam Davut'a büyük iyilikler yaptın" diye karşılık verdi, "O sana bağlı, doğru, bütün yüreğiyle dürüst biri olarak yolunda yürüdü. Bugün tahtına oturacak bir oğul vermekle ona büyük bir iyilik daha yapmış oldun.

"Ya RAB Tanrım! Ben henüz çocuk denecek bir yaşta, yöneticilik nedir bilmezken bu kulunu babam Davut'un yerine kral atadın.

İşte kulun kendi seçtiğin kalabalık halkın, sayılamayacak kadar büyük bir kalabalığın ortasındadır.

Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim. Başka türlü senin bu büyük halkını kim yönetebilir!"

Süleyman'ın bu isteği Rab'bi hoşnut etti.

Tanrı ona şöyle dedi: "Mademki kendin için uzun ömür, zenginlik ve düşmanlarının ölümünü istemedin, bunların yerine adil bir yönetim için bilgelik istedin; isteğini yerine getireceğim. Sana öyle bir bilgelik ve sezgi dolu bir yürek vereceğim ki, benzeri ne senden öncekilerde görülmüştür, ne de senden sonrakilerde görülecektir.


Mezmur 118/119

Benim payıma düşen sensin, ya RAB,

sözlerini yerine getireceğim, dedim.

Ağzından çıkan yasa benim için

binlerce altın ve gümüşten daha değerlidir.

Ben kuluna verdiğin söz uyarınca,

sevgin beni avutsun.

Sevecenlik göster bana, yaşayayım,

çünkü yasandan zevk alıyorum.

Bu yüzden senin buyruklarını,

altından, saf altından daha çok seviyorum;

koyduğun koşulların hepsini doğru buluyorum,

her yanlış yoldan tiksiniyorum.

Harika öğütlerin var,

Bu yüzden onlara candan uyuyorum.

Sözlerinin açıklanışı aydınlık saçar,

saf insanlara akıl verir.

2.Okuma: Aziz Pavlus’un Romalılara Mektubundan 8,26-27

Tanrı'nın, kendisini sevenlerle, amacına göre çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz. Tanrı, önceden bildiği kişileri, Oğlunun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeşler arasında ilk doğan olsun. Tanrı, önceden belirlediği kişileri çağırdı, çağırdığı kişileri akladı ve akladığı kişileri yüceltti.

İncil: Matta 13,24-43

Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Bunu bulan adam yine saklamış. Sevinç içinde gitmiş, varını yoğunu satıp o tarlayı satın almış.
«Yine Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara benzer. Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitmiş, varını yoğunu satıp o inciyi satın almış.

«Yine Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı toplayan bir ağa benzer. Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Yere oturup yararlı balıkları seçer ve kaplara koyarlar, yararsız olanları atarlar. Çağın sonunda da böyle olacak. Melekler gelip kötü kişileri doğruların arasından ayıracaklar ve onları kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.
«Bütün bunları anladınız mı?» diye sordu İsa.
O'na, «Evet» karşılığını verdiler.
O da onlara, «İşte böylece Göklerin Egemenliği için eğitilmiş her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal sahibine benzer» dedi.