ME
NU

OMELIE / Omelie TR

09 lug 2017
09/07/2017 - OLAĞAN DEVRE - 14. Pazar Günü – A 

09/07/2017 - OLAĞAN DEVRE - 14. Pazar Günü – A 

1.Okuma Zekerya 9,9-10 * Mezmur 144/145 * 2.Okuma Rom 8,9.11-13 * İncil Mt 11,25-30

 

Bugünkü ilk davet, sevince güç bir çağrıdır! Sebebi var; tek, sabit ve beklenmiş sebep var. Sevincin sebebi şudur: “İşte kralın! O adil kurtarıcı ve alçakgönüllüdür. Eşeğin sırtına, eşeğin yavrusunun sırtına binmiş sana geliyor”! Biz kimi düşünmeyi şimdiden bilmekteyiz. Gelecek olan kral, beklenen o kral, göklerin hükümranlığının kralıdır. Vaftizci Yahya, çölde, “Göklerin egemenliği gerçekten yaklaşmıştır” diye ilan etmişti, sonra da aynı sözleri İsa’nın Kendisi kesin ve açık bir şekilde tekrarladı. Kral, İsa’dır; alçakgönüllü olan, kutsal kente girmek üzere Kendisine bir eşek ödünç verilmesini isteyen, yine O’dur. Bir eşeğe binen bir savaşçı değildir, bunun yerine kendisini mütevazı ve sabırlı hizmetkarı kılan kişidir. O’nun hükümranlığı, zorlayan ve korkutan bir hükümranlık değildir. O’nun hükümranlığı, kuzunun hükümranlığı olacaktır. Göklerin hükümranlığı: Bu ad, bu hükümranlığın dünyevi bütün hükümranlıklardan farklı olduğunu vurguluyor. Dünyevi hükümdarlıklarda insanlar, uyruk ya da memurdurlar, göklerin hükümranlığında ise insanlar hepsi kardeştirler; kardeşler ki, birbirlerine hizmet etmekte yarış ediyorlar çünkü kraldan verilen örnek budur. O halde, sevin! Bu kralın gelişi için nihayet gerçekten sevinip coşabilmekteyiz! Halkın, bu yeniliği arzulayan hepimizin de bu coşkunluğuna, İncil’in sayfasındaki İsa’nın sevinci yankı etmektedir. Tam da O, kralımız olan İsa; coşup Kendisine kralımız olma tam o görevinin verildiği için Baba’yı kutsamaktadır. Ve de İsa, Peder’e şükredip O’nu kutsayarak, O’nun Kendisinin alçakgönüllü ve basit insanlar gibi davrandığını söylüyor. Gerçekten bu tür insanları, kendi yüreklerini sadece sade, basit ve alçakgönüllü gibi görünen insanlara açabilirler; oysa kibirli olanlara, bilgileri ile böbürlenen insalanlara ise, küçük ya da büyük sırlarını gösterip kendi içini açamazlar. İsa’nın zamanlarında “bilge ve akıllı kişiler”, Kutsal Yasa Yorumcuları ve dostları olan Ferisiler sayılmaktaydılar. Bunlar, hem Kutsal Kitabı tanımalarınla hem de Allah’ın hoşuna gitmek için yaptıkları çabalarınla övünmekte idiler. Fakat tam da bu şeylerle övünmeleri için onlar Allah’ı hoşnut edemez idiler, bunun için O, onlara yüreğini kapatıp gizemini saklamalıydı. Peki, bizler alçakgönüllü müyüz? Oysa Allah’ın önünde övüneceğimiz bir şeylerimiz mi var? Övüneceğimiz hiçbir şey olmasa eğer, bizler Allah’ın gizeminin ne olduğunu, O’nun yüreğini işgal edip dolduran zenginliğin ne olduğunu kendimize, ve de O’na da sorabileceğiz. O’nun açıklamasını, gururlanmak için mi ya da kendimizi O’nun hizmetine koyulmak için mi kullanacağız? İşte, Peder’in yüreğini dolduran, Oğul’dur! Baba O’nu, O’nun bütün yönlerinde bize gösteriyor: Bilgiliğin ve acının, kendini sunmasının ve mükemmel sevincinin yönlerinde O’nu bize açıklıyor. Alçakgönüllü olmakta sebat ile mi kalmaktayız? Bu halde Peder, Oğlunu tanımamızın git gide daima daha derin olmasını sağlayacaktır: Oğlunla bir bütünü olacağımıza kadar! Bugün Oğul’un Kendisi bize kendi hayatını açıklıyor: “Babam her şeyi bana emanet etti”. “Her şeyi” ne demek? Peder’in sevgiden başka şeyi yoktur! Peder’in tüm sevgisi, Oğulda’dır: Merhametli sevgi ve sadık sevgi, kutsal sevgi ve şefkatli sevgi, cömertli sevgi ve güçlü sevgi, sebatlı sevgi ve kendi için hiçbir şeyi tutmayan sevgi! Oğlu bu şekilde tanıyarak, Baba’yı da tanımış oluruz. Küçük ölçü ile olsa da Baba’nın sevgisinin düşüncelerimize ve eylemlerimize rehberlik yapmasına izin verdiğimizde Baba’yı tanımaktayız. Ve de O’nu içten tanıyacağız, yani onunki aynı kutsal hayatını yaşadığımız için O’nu tanıyacağız. Bunun bütünü, Ruh’un armağanıdır, o Ruh ki, Peder’in ve Oğlu’nun iradesini canlandıran esintidir. O Ruh – Aziz Pavlus’un bugün söylediği gibi – içimizde oturup bize hayat veriyor. O; ölümlü bedenlerimizi, sonsuz hayatının, yani Peder’in kutsal ve güzel sevgisinin kaplarını kılıyor.

İsa; Baba’ya olan övgüsünü bizi Kendisine gitmeye davet ederek sona erdiriyor: Her gerçek refahın kaynağı olan Kendisi ile beraber kalmaya bizi çağırıyor. O, bizden utanç duymuyor, Bizim “yorgunlar ve yükü ağır olanlar” olduğumuzu bilmektedir. O, yorgunluğumuzun ve yükümüzün ağır olmasının nereden geldiğini de bilmektedir: Günahımızdan, çevremizde daima mevcut olan ve işleyen günahtan da geliyorlar. Bizler; bunun çaresini bulamayız, nasıl dinlenebiliriz onu da bilmiyoruz. Bizi bir şeyi yapamaz halde kılan ezmeden nasıl kurtulabileceğimizi de bilmiyoruz. Bunun için  İsa, bizi çağırıyor. O hayattır; O, huzurun ve sevincin doluluğudur. O’nun yanında olduğumuzda O, içimize zenginliğini dökecektir! Bizler, İsa’nın davetini kabul edeceğiz, O’na gideceğiz; fakat hangi şekilde? Tenha bir kilisede, sessizlikte, Kutsal Ekmeğin önünde kalacağız; Kendisini Bedeni ve Kanı ile sunan İsa’nın sevgisini kutlayan Efkaristiya Ayinine katılacağız; merhametin gizeminde İsa ile karşılaşacağız. O, bizi kabul edip bizi hayat ile dolduruyor. Sonra da bizi gönderecektir, öyle ki bizler aldığımız sevgiyi acı çekenlere, ezilmiş olanlara, dünyanın boşluğunu tanıyanlara götürelim.

OKUMALAR


1.Okuma: Zekerya 9,9-10

Ey Siyon kızı, sevinçle coş! Sevinç çığlıkları at, ey Yeruşalim kızı!

İşte kralın!

O adil kurtarıcı ve alçakgönüllüdür.

Eşeğin sırtına, eşeğin yavrusunun sırtına binmiş sana geliyor!

Savaş arabalarını Efrayim'den, atları Yeruşalim'den uzaklaştıracağım.

Savaş yayları kırılacak. Kralınız uluslara barışı duyuracak,

Onun egemenliği bir denizden bir denize,

Fırat'tan yeryüzünün uçlarına dek uzanacak.


Mezmur 144/145

Ey Tanrım, ey Kral, seni yücelteceğim, adını sonsuza dek öveceğim.

Seni her gün övecek, adını sonsuza dek yücelteceğim.

RAB lütufkar ve sevecendir, tez öfkelenmez, sevgisi engindir.

RAB herkese iyi davranır, sevecenliği bütün yapıtlarını kapsar.

Bütün yapıtların sana şükreder, ya RAB, sadık kulların sana övgüler sunar.

Krallığının yüceliğini anlatır, Kudretini konuşur; herkes senin gücünü,

Krallığının yüce görkemini bilsin diye.

Senin krallığın sonsuz bir krallıktır, egemenliğin kuşaklar boyunca sürer.

RAB verdiği bütün sözleri tutar, her davranışı sevgi doludur.

RAB her düşene destek olur, iki büklüm olanları doğrultur.


2, Okuma: Aziz Pavlus’un Romalılara 8,9.11-13

Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih'in Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir. Mesih İsa'yı ölümden dirilten Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih'i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir. Öyleyse kardeşlerim, borçluyuz ama, doğal benliğe göre yaşamak için benliğe borçlu değiliz. Çünkü benliğe göre yaşarsanız, öleceksiniz; ama bedenin kötü işlerini Ruh'la öldürürseniz, aşayacaksınız.


İncil: Matta 11,25-30

 

İsa bundan sonra şöyle dedi: «Baba, göğün ve yerin Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için sana şükrederim. Evet Baba, bunun böyle olması senin isteğindi.
«Babam her şeyi bana emanet etti. Oğul'u, Baba'dan başka kimse tanımaz. Oğul'dan ve Oğul'un Baba'yı tanıtmayı dilediği kişilerden başkası da Baba'yı tanımaz.
«Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size huzur veririm. Ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm. Boyunduruğuma girin ve benden öğrenin, böylece canlarınız huzur bulur. Boyunduruğum kolay taşınır, vereceğim yük de hafiftir.»